Yolculuklar .
Muştularla doğar Nur topu gibi aşklar.
Sonra yolculuklar,
Daha bluğ çağına ermeden,
Otobüs terminallerinin paslanmaz çelik oturaklarında alır kellesini delikanlı aşkların.
Oysa Daha demin çıkmıştı,
Gülüşlerini katmerleyen süt dişleri.
Şimdi Uzun kirpikleri,
Nemli ve ıslak yalnızlığıyla,
Bin yıllık bir stradivaryus un tellerinde ağlıyor.
Hüzünlü bir lahite kaç hikaye sığar ki,
Kaç satır şiir kazınır,
Kaç anıt yeniden gebe kalabilir ki o mutlu, kara gözlü kahraman çocuğa.
Kaç fersah boyunca ölünür ki her seferde.
Dilimde bir acı söz:
Yolculuklarla gelinir ve yolculuklarla bir daha dönülmez.
Masada, minik elleriyle yarin gibi bekleyen,
Asırlık hasretlere inleyen kağıt, kalem,
Satırlar gurbet, satırlar hasret, satırlar elem.
Uzar akşam vakitlerinde kırık dökük Hayallerinve bir bardak açık çayın hikayesi.
Islanır durur heybetli cümlelerin Öznesindeki sürmeli gözler.
Oysaki faili malumlar
En çok akşam vakitleri aranır.
Sonra yolculuklar başlar.
Ve, yolculuklarla gelinir; yolculuklarla bir daha dönülmez
Kayıt Tarihi : 12.10.2023 23:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!