Kendi memleketimde gurbetteyim, sıla hasreti değil yanan bu ateş...
Avuçlarımda mazide kalmış bir mektup sayfası ve yetim kalan hasret mısraları dolu dizelerim...
Üşüyen Ekim güneşinin altında, hüzünlü bir tambur tınısı çalıyor kapılarımı sessizce...
Gelen her misafir hüznün habercisi; her misafir kaybolmayacak anıdır bitmeyen gecelerde...
Oysaki bir bardak özlem koymuştum tek şekerlik umutlarla; onlarsa karıştırmadan gittiler birer birer...
Kendi memleketimde gurbetteyim şimdi, yabancı kelâmlar çalınıyor kulağıma...
Korkuyorum... Üşüyorum...
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Devamını Oku
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta