''Sen değildin eksik, aşk idi mâil,
Gönlümde doğdu bir sevdâ-ı zâil.''
Büyük taneli tesbihler, gam yüklü çatık kaşlar, geceye bürünmüş simsiyah beden...
Bilmem, hangi kaderin cilvesi, hangi zamansız ömrün keskin törpüsüsün sen?
Dedim ya sana, herkes yüreğinin yettiği kadar sever; bende yürekten bir seda yok.
Bak, kalbimde senin için kıvranan bir ateş, gözlerimde vuslata çağıran bir ışık yok.
Ah, sevebilseydim, eğer birini sevebilseydim, olurdu gayretlerim sadece - sana dair.
Yemin ederim, tutardım elini ömrümce; çıksaydı kalemimden sana yazılmış tek kelime - sana dair.
Gözlerinde, uğruna düşüp can vereceğim bir kuyu aradım; şansı sana değil, perişan hâlimle kendime tanıdım.
Ben sadece farklı bir hikâyenin başrolüne, gururla değil utançla, belki de fiyakalı bir lafla hazin bir iz bıraktım.
Kendini benim yerime koy diyorsun; hangi rüzgâr taşın yükünü anlar? Sen de koyamazsın.
Sen yel değil, ateşten bir fırtına olsan dahi, benim gibi kayadan aşkı bırak, toz bile alamazsın
00.03
27.04.2025
Erciyes
Nisan
Kayıt Tarihi : 27.4.2025 00:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!