Onların aşina oldukları iki renk vardı.
Haki renk toprak ile
Üzerinde gri dört duvar,
Yağmurdan kardan..
Çatı değildi başlarını koruyan,
(*) Loğ taşı gezdirilerek sıkıştırılmıştı toprak dam..
Umut bağladıkları
Koca şehirlere gelip,
Derme çatma bir çatıydı
Onların tek emelleri..
Nerden bileceklerdi,
Arşa değen gökdelenleri,
Şimdiye kadar,
Bildikleri, gördükleri tek yükselti
Bulundukları yerin cami minaresiydi..
Onların dünyası tek kattan öte gitmemişti ki..
Koca şehirlerde görmüşlerdi..
Yıldızlara yetişmeye çalışan,
Bir ok gibi gökyüzünün böğrüne
Saplanmaya hazır gökdelenleri..
Onların dünyası tek kattan öteye gidememişti..
Katlar üstüne dizilmiş
Kat kat dünyalarında
Boğulmaya mahkum edilmiş insanlar yaşardı..
Tavanında ayrı bir dünya
Tabanında bir başkası
İç içe geçmiş..
İçi geçmiş dünyaları
Sıkıştırılmış katlar arasına..
Pastırma misali yaşamları…
Onlar tek katlı dünyalılardı.
Tek katlı dünyalarıyla,
Kendi dünyalarını yaşıyorlardı…
Onların tek katlı dünyaları,
Kuşbakışı bakan gökdelenlerin dibinde,
Yerden biten mantarlara benziyorlardı..
Korumasızdı…
Yoktu kapılarında bekçi köpekleri
Yoktu kendi dünyalarını hapsettikleri
Dikenli telle çevrili,kale gibi duvarları..
Onlar duvar niyetine,
Etraftan topladıkları
Gri taş parçalarını
Sokuşturarak bir diğerinin boşluğuna
Örmüşlerdi kendi çeperlerini…
Onların dünyası tek katlı ve korumasızdı.
Alçak tutmuşlardı duvarlarının boylarını
Görmek istiyorlardı İnsanları;
Ve duvarlarının ardındaki gizli yüzlerini..
Onların bu dünyadan hariç
Yoktu başka dünyaları..
Hani birde korktuklarından değil de,
Bahçe diye,
Çeperlerin ardına sakladıkları,
Dönüm dönüm tarlalara bedel
Avuç içi kadar toprak parçasında yetiştirdikleri
İki dal maydanozu,
Tavukların didiklemesinden korumaktı..
Kaybetmekten korkacak
Yoktu ki kayda değer bir şeyleri….
Onların dünyasında,
Her renk çivit mavisiydi
Çok sevdiklerinden olmasa gerek?
Rengi de ucuza getirmekti niyetleri..
Onların dünyası şimdi
Tek tip misali tek renkti..
Renk diyip geçmeyin,
Renklerinde kendi aralarında,
Değişiyordu bedelleri.
En can alıcısıysa,
Kırmızı olsa besbelli....
Onların dünyaları da,
Hayalleri de tek katlıydı...
Tek hayal ettikleri kat lüksleri,
İştahla yemeye çalıştıkları
Kat kat kremalı gofretti..
Oların ayakları alışıktı toprağa..
Tek katlı dünyalarıyla birlikte..
Tüm çıplaklığıyla toprağa teslimiyetti..
Ferah YILMAZ- dağarcık
18.11.2007 istanbul 13:10 / 25.11.2007 izmit 04:24
(* LOĞ) , Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde evlerin üzerlerinde çatı olmayıp geneleksel olarak toprakla kapatılmıştır.Bu kapatma tarzı bazı yörelerde baca bazısında ise dam diye adlandırılmıştır. Yağmur ve karda toprağın sudan kabarmasını ve sızdırmasını önlemek amacıyla dam üzerinde silindir merdane şeklinde ve arasından çelik halat geçirilmiş yaklaşık 50 kg civarında LOĞ diye adlandırılan taş gezdirilerek toprağın sıkıştırılması işlemi bu taşla yapılmaktadır.
Ferah YılmazKayıt Tarihi : 25.11.2007 14:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Koca şehir istanbulda tanık olduğum iç içe geçmiş iki dünya.........
![Ferah Yılmaz](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/11/25/tek-katli-dunyalar.jpg)
Sevgilerimle...
Onların aşina oldukları iki renk vardı.
Haki renk toprak ile
Üzerinde gri dört duvar,
Yağmurdan kardan..
Çatı değildi başlarını koruyan,
(*) Loğ taşı gezdirilerek sıkıştırılmıştı toprak dam..
Umut bağladıkları
Koca şehirlere gelip,
Derme çatma bir çatıydı
Onların tek emelleri..
Nerden bileceklerdi,
Arşa değen gökdelenleri,
Şimdiye kadar,
Bildikleri, gördükleri tek yükselti
Bulundukları yerin cami minaresiydi..
Onların dünyası tek kattan öte gitmemişti ki..
Koca şehirlerde görmüşlerdi..
Yıldızlara yetişmeye çalışan,
Bir ok gibi gökyüzünün böğrüne
Saplanmaya hazır gökdelenleri..
Onların dünyası tek kattan öteye gidememişti..
Katlar üstüne dizilmiş
Kat kat dünyalarında
Boğulmaya mahkum edilmiş insanlar yaşardı..
Tavanında ayrı bir dünya
Tabanında bir başkası
İç içe geçmiş..
İçi geçmiş dünyaları
Sıkıştırılmış katlar arasına..
Pastırma misali yaşamları…
Onlar tek katlı dünyalılardı.
Tek katlı dünyalarıyla,
Kendi dünyalarını yaşıyorlardı…
Onların tek katlı dünyaları,
Kuşbakışı bakan gökdelenlerin dibinde,
Yerden biten mantarlara benziyorlardı..
Korumasızdı…
Yoktu kapılarında bekçi köpekleri
Yoktu kendi dünyalarını hapsettikleri
Dikenli telle çevrili,kale gibi duvarları..
Onlar duvar niyetine,
Etraftan topladıkları
Gri taş parçalarını
Sokuşturarak bir diğerinin boşluğuna
Örmüşlerdi kendi çeperlerini…
Onların dünyası tek katlı ve korumasızdı.
Alçak tutmuşlardı duvarlarının boylarını
Görmek istiyorlardı İnsanları;
Ve duvarlarının ardındaki gizli yüzlerini..
Onların bu dünyadan hariç
Yoktu başka dünyaları..
Hani birde korktuklarından değil de,
Bahçe diye,
Çeperlerin ardına sakladıkları,
Dönüm dönüm tarlalara bedel
Avuç içi kadar toprak parçasında yetiştirdikleri
İki dal maydanozu,
Tavukların didiklemesinden korumaktı..
Kaybetmekten korkacak
Yoktu ki kayda değer bir şeyleri….
Onların dünyasında,
Her renk çivit mavisiydi
Çok sevdiklerinden olmasa gerek?
Rengi de ucuza getirmekti niyetleri..
Onların dünyası şimdi
Tek tip misali tek renkti..
Renk diyip geçmeyin,
Renklerinde kendi aralarında,
Değişiyordu bedelleri.
En can alıcısıysa,
Kırmızı olsa besbelli....
Onların dünyaları da,
Hayalleri de tek katlıydı...
Tek hayal ettikleri kat lüksleri,
İştahla yemeye çalıştıkları
Kat kat kremalı gofretti..
Oların ayakları alışıktı toprağa..
Tek katlı dünyalarıyla birlikte..
Tüm çıplaklığıyla toprağa teslimiyetti..
selamlar ferah hanım
şiirini okudum
inanki biraz ferahladım
kendimden bir parça değil
çok parçalar buldum
anadolunun her yerinde
bu kaş(toprak )evlere
senin loğ dediğin(yuvak) tır
bizde ki adı
azmı çektik
damlarda onu
bir başatan bir başa,
bazen gücümüz yetmezdi o taşa
neler gelirdi bu garip başa
bakmaz hiç yaşa
gücü yeten çıkardı
onu çekmeye
umut bağlarsın emeğe
sızmasın yağmur suları
mertek aralarına
yoksa çürütür
onları bir,bir
çok güzel tasvir etmişsin
tebriğe değer
bu kadar yorum
her halde değer
saygılarımla
osman karahasanoğlu
TÜM YORUMLAR (28)