Ali Abdolrezaei nin şiiri tehlikeli yaşamın dilsel durumudur. Bu şiirin en sonunda kelimeye dayandığı bir kan ve anlayış var. O iktidar dilinin tahakkümünden kurtararak kendinde doğrulanan bir olguyu durumuna getirir.Verili gerçekliği paranteze alır, yapıştırılmış anlamlardan soyar, yeniden anlamlandırır. Bu, dünyayı (eşyayı, insanı, olguyu, süreci, tarihi) anlama/ anlamlandırma ve oradan varoluşu dayanılır bakımından en ileri insanî eylemlilik olduğunu söylemek bile fazla.
Abdolrezaei nin anlamlandırma sürecinde elindeki biricik malzeme Dil’ dir. İktidarı önce dil dizgesinde bozar. Tebliğ eden değil, anlamaya çalışan bir epistemolojik süreçtir bu. Dildeki gösterge düzeneğini tahrip etmek üzere sözcük ilişkilerini yeniden kurar, imge olanağıyla gerçeklediği bağlılaşık alamında yeni bir bilgibiçimi oluşturur. Bütün şiirsel öğeleri bunun için eşgüdümle örgütler, biçimler ve dili kendi mülkiyetine alır.
Abdolrezaei nin şiiri dilsel bir kurgudur; yapılan bir şeydir ve kısa kesitlerde kendiliğinden gibi gözüken süreçlerde bile, bilincin / sezginin /deneyimin / bilinçaltı düzeylerin / tarihselin / toplumsalın yönlendirici denetimi, etkisi, izi vardır. Hele şiirin yapısına dönük uzun çalışma sırasında hiçbir şey kendiliğinden değildir. Kimi durumlarda beklenmedik hız kazanan süreçlerin bile berisindeki zihinsel hazırlık, bazen Abdolrezaei nin bile ayırdına varamadığı biçimde işler, işlemiştir. İmgesel düzeneğin bütünlüklü işleyişi, sözcük ilintileri, anlamsal / sessel ritmik yapılanma, şiir cümleciği / dize kurgusundaki işlevsellik ve sonuçta ayak basılan anlamlandırna eşiği, yapılan işin irade boyutunu vurgular.
Bu bilgi, anlamlandırmanın diyalektik sarmalında dönüşmüş, biricik ve ilk kez kılınarak estetize edilmiş durumda okura sunulur. Bu bildirişimin yapılanışı elbette başka disiplinlerce çözümlenebilir; yani konu dili çözümlemek üzere bir üstdil içinden konuşulabilir. Ancak, Dil’in Söz’e dönüştüğü her kertede öteki vardır: Söz, dilin gerçekleşmesidir ve somut olmasa da bir alımlayıcıya yöneliktir.
Abdolrezaei nin şiirinde yazınsal bir kendilik ya da varlık, özneler arası ve toplumsal ilişkiler düzeyinde gerçekleşir. Bu nedenle onu ne anlamdan ne de geniş anlamda bir bildiriden soyutlayabilir. Bir toplumsal ilişkiyi biçimleyen dilsel / ideolojik işleyişi benimseyebilir, yadsıyabilir, eleştirebilir; ama onu yok sayamaz. Bu ne demektir? Dil’in kendisi bir toplumsal olgu ise ve onu gerçekleyen söz özneler arası bir bildirişim sağlıyorsa, verili mantığın ve anlamlandırma düzeyinin ne kadar dışına çıksa da, Abdolrezaei nin şiiri de dilsel / toplumsal bir olgudur ve kendi gerçekliğini bildirir. O öncelikle bu kılıfı yırtmıştır. Her durumda gerçekliğin anlamlandırılması, kurgulanması ve sonuçta iletilmesi için biricik olanak Dil’ dir; onun toplumsallığı, bildirişim işlevi ve dizge içi/ dışı anlam bağıntısı bir an bile gözden kaçırılmamalıdır. Fetişleştirilen her şey gibi, fetişleştirilen dil de önce kendini boşaltır; yani insanın evrenini saçma kılar.
Abdolrezaei dil’ e bağışladığı bütün sıfatlar, bir aşkınlaştırma çabasıdır ve poetik örgünün birçok kertesinde tökezler. Oysa dile kendiliğindenlik verme çabasında bile bilinçlilik vardır. Dil’i aşma çabası, verili anlamı kırma, iktidarın / tahakkümün dile çökelttiği ideolojik vargıları açığa çıkarma iradesi bütünüyle iletişimsel bir amaçlılığın altını çizer. Bu amaçlılığın verili dizge iktidarınca şizofrenik bulunmasının yeterince anlaşılır nedenleri vardır.
Abdolrezaei bu bağlamda bir benzetme olanağı verir ama benzetmenin sorumluluk sınırlarını gözetmek koşuluyla. Dil’e ve anlama ilişkin poetik yüzleşmeye dayanmayan ve şiirin dilsel, kurgusal, toplumsal bir yapı olduğunu,dolayısıyla toplumsal dolayımını karartan nice deneyimler,sıradan bir yaşam bilgisi olarak anımsanabilir. Öte yandan, gerçekten de bir yaratıcı iradenin bunları deneyimleyerek dizge dışı süreçlere giriş- çıkış yapması elbette bir olanak.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta