Tecrübe Konuşuyor Şiiri - Sevda Alaca

Sevda Alaca
10

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Tecrübe Konuşuyor

Vazgeçtim feragatımdan bir daha ona bakmayacağım, kargaların sesi çatallıdır. Bu uğursuzların sözlerine, bakışlarına çaput bağlamayacağım. Tanrı bana fazlasıyla güldü, asık bir suratla kızdı, çok yaklaşmıştım ona, sıkılmadan yaklaşmıştım ve korkunun karnına dirseklerimi vurmadan...

Kaybetmeye işte burada başlıyor insan, zayıflığın tek bir kelime etmeden, ömrünün son ağrısına doğru, hiç birşey düşünmeden yürümesi.

Sen hiç bir yere ait değilsin iki gözüm / "Nöbetçiler, yakalayın şu tükürdüğünü yalayanı"..!

Sözler geliyor kulağıma, çok soğuk sözler, neşeli başlayıp alnından akan teri, lanetin elinin tersiyle sildiği sözler. Marifetleri bu işte, ağızdan çıkmadan önce dudak yalayan sözlerin odadan çıkması ve yol boyunca zaman kazanıp cesaret toplaması, tam kapıma yaklaşmışken tabanları yağlayıp tekrar kaçması. Demek ki açsam kapıyı ağız tabanıma imza atıp kaçacak.

Saçlarım dökülüyor, saçlarım benimle birlikte uyumuyor, benimle uyanmıyor, güne uygun biçimler almıyor, geride bıraktığım hatıralar kulaklarını kapatmış, ne konuşursam konuşayım kaale almıyor.

Eli elimde olan kim kaldı, kimler üzdü mutluluğun hürriyetini, boşuna uğraşma arkadaşım, kimse duymaz seni, seni senden başka kimse anlayamaz

her şeye rağmen gün güzel, kendinden oldukça memnun gülümseyen sen güzelsin hayat.

Saçlarım uzamıyor, saçlarım beni kırıyor,
sözün kısası: yaşam bu evde oturan, kocaman hayallerin yemek yediği saatte, daha zalim oluyor. Saçlarım yalnızca bir meselenin içinde talihsiz arkadaşım.

"tamam be bağırma, anladım" ben de seni seviyorum..

İnanç her şeyin başındadır, sağlığı kontrol eder..

İçimde bir güç vardı, onu ortaya çıkardığım gün geleceği gördüm. İçimde bağdaş kurup oturmuş güç, uzun soluklu ve ben ona aldırmaz bir tavırla, her geçen gün kendi kavrulan yağımda kendimi de yaktığım, karartılmış akılsızlığımla ona sahip oldum.

Ayna ayna../ izin ver, beni içeri bırak, bırak içindeki kırıntıları seveyim, bırak kendimi seveyim, kendime inanayım ve gerçeğin farkına varayım. Kirli sularda yüzdürdüğüm pişmanlıklarımı, yüreğimin göz kamaştırıcı kapısı olduğunu düşünen ve öyle olmadığını gördüğünde yüz ifadesiyle taşlayan, kim bilir kaç entrikaya hazırlıksız yakalandığım karanlığı vakit geç olmadan hayra yorayım. Bırak sana bakarak kaç yüz ifadesine sahip olduğumu göreyim.

Zaman suçlu hissettirmiyor bana kendimi, aksine günden güne kendini yenileyerek iyileşmeye ve başkalarının sahtekarlığına göz yummamayı öğreniyor.

Yıprandım, tüm çukurlarım yıpranmışlıklarımla dolu, kimsenin yüzünü görmek istedikleri yıpranmışlıklarımı, gizlendiği çukurlardan çıkarıp eleştiri yağmuru altında bıraktım.

Kimseye dargınlığım kalmadı, kendimden verdiğim ödünleri dedikodularına malzeme olarak kullanan çamaşırhane ağızlara teşekkür ederim. Lütfen artık ağzınızı kitleyin..

Duydunuz mu bilmem / geçen gün, bay belki ile bayan bazen'in nur topu gibi kimbilir'i dünyaya gelmiş de uzayan masallar göğe yükselmiş, ehhh ne diyelim ağzı merdivenden aşağı inerken iğne, merdivenden yukarı çıkarken çuvaldız toplasın

ve gün ışığına çıktı köstebekler en nihayetinde, avrupaya göç ettiler, avrupayı görünce baygınlık geçirmediler, hayret! avrupa onları görünce baygınlık geçirdi. Hemen ekleyeyim üç'ten bir'e doğru: 3- kimsenin hayatını basite almayın.
2- kimsenin hayallerini küçümsemeyin. 1- gerçek olgunluğunuzu duvara asın da sıkıyı görünce toz olmayın..

yani özetleyecek olursam:

Ben kendimi bildiğim sürece başkalarının ne düşündüğü umrumda değil, doğru olan bu dur, düşünülmesi gereken, bu bir avuntu değildir, gerçek bu dur diyorum, ben bu gerçekle her akşam koltuğumda yan yana oturuyorum.

Evet doğru, siz kendinizi bildiğiniz sürece başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü umrunuzda olmasın.

Hoşçakal sevgili yar, seninle paylaşılmayan yaşantının içinde sensiz yüzdüm. Sana doğumgününde uçan at alamadığım için çok üzgünüm. Uykunun en derin hücresinde saten bir çarsaf gibi gece üstünden kalksın. İçindeki kelimeler itaatkar olsun.

Hoşçakal anne, eşi benzeri olmayan sözcüklerine yüreğimde daireler açtım, senin iç çekişlerinin sesiyle nice uçurumlardan döndüm.

Hoşçakal baba, kendimi saklamak istediğim kanatların olmasa da varlığını hissettim.

Hoşçakal kardeşim, her nefesinde acının bastonla yürüdüğünü gördüm ve nefesine nefesimi kattığımda birlikte güldürdüğümüz yılların yüzüne nurlar yağdırdın

ve geride kalanlar..

geride kaldın işte, duyma beni / bu sözler size tanıdık gelmez..

Sevda Alaca
Kayıt Tarihi : 9.2.2016 23:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sevda Alaca