Yavaş yavaş yaşayacaksın aşk denilen bu kör nimeti
Ellerinde biraz tohum gözlerin yansıyan ruh ateşi
Kum taneleri gibi binbir parlak renkli saçları ellerinde
Yavaş yavaş okşayacaksın kokusunu iliklerinde hissettiğinde
Sabah vakti bakir aydınlık kadar keskin bir sabır
Tan kızıllığında dökülen yapraklar misali
Bir satır
Her zerrene ulaştığında aşk kadehinden sızan şerbet
Yine de heybeti ulaşılmaz bir çınar gibi etmeyeceksin minnet
Çam yeşili gözlerden sızan aynalar etmesede insaf
Acımasız bir tabut içinde bekleyen yolcu edeceksin inat
Bir karınca seninle kurtulduğunda ölüm rüzgarından
Bir fırtına kopacak heybetli yüreğinden inan
Bir beyaz bir kırmızı bülbül olduğunda kaderi aşkın
Ellerini toprağa vurup alıcaksın nefesi insan
Böyle yavaş yavaş seveceksin aşk denilen kurbanı
Gülmesinden tanıyacaksın yolda yürümekte olanı
Bir gün dallarından aldığında acımaz son nefesi
Dönüp bakacaksın bu geriden gelenler neyin sesi
Yorulacaksın yürümekten caddelerde, koşmak isteyeceksin
Bir tedirginlik kayacak gecenin mor siyahlığında
Hakim olamayacak gözlerin perdelerine, titreyeceksin
Kaçıp kapılar ardında sığınacak mabetler aramakta
Gözpınarların çeşmelerle hüzün deryaları yapmakta
Hain öfkelerinden sorgusuzca kaçarak sığınacaksın
O gözlerde şeffaf fanuslardan bir ayna bulacaksın
Bir anlık karaltı atlılar üzerinde tepinir gibi doludizgin
Uyku denilen amansız düşman ellerinde af dileyeceksin
Sevda dedikleri katip okçulardan susuzluğa eman
Nahide bestelerden ömrüne ondan ömür iste her an
Zeki Özaydın
Kayıt Tarihi : 21.6.2017 04:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!