Elimden kınası geçmez
Küçük olsa da sevinçlerim
Zaferler olmasa da sonu her kavgamın
Ve Rengi solsa da içimden geçenlerin
Kokusu huzur dolu yine sevdamın
Ah Eleanor
Nasılda can veriyorsun kendine
Şişenin dibinden bakınca
görünüyorsun...
Ayıktım ben, şiişttt!!!
Aşkı bilmem ben,
Usta!
Kötünün iyisi düştü hep kaderimize.
Ne umdurdu, ne buldurdu felek.
Gözleri buğulu baktı gökyüzüne
Düştü yere bir bir yıldızlar
Karadan daha da karardı gece
Şarkı kulağında cılız
Söz dudağında titrek
Bir sıra güzellik ortasında
Akşam da değil alacakaranlık.
Kalburüstü dostlarımız yamacımızda...
Gidene üzülmek mi?
Bize ne be Asuman!!!
İki adam.
İki çocuk.
İki adam.
Sedyede uzanmış derin sükut,
biri; mişli geçmiş zamanda,
Çıktım gidiyorum yol benim yolum.
Gelirken bildin mi ki bade-i gürhan idim.
Anlamak zor mu gelir nalanı hiç eyledin.
Geçerken sordun mu ki dertden başım
Lafı güzaf eylesen
Ben hep sensiz kaldım.
Yola azıksız çıkmak gibi
Basit kenar lokantası ıssız benzinliklerin;
Kirli çatalları tozlu masaları uğraklarım.
Yarını düşünürken bugünü kaybetmek gibi
Aldandım.
Bir deli düş değil bu
Biliyorum,
Sonu hep yarabere olacak
Kartallar geçerken ufkundan gecenin
Çakallar gelecek yerini alacak
Kayıp bir şehrin
Dar sokaklarına dolan bu neşe
bir umutdu...
-Çalıntı,
Kalplerinden yoksun kalanları ağırlar-
Cümbüş mü bu?



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!