"Umutların bizi yaşama bağladığı o güçlü anlarda, yaşadığımız yerin neresi olduğu konusunda pek fazla sorun yaşamayız genellikle. Fakat dış dünyanın arzu edilen cazibesi kaburgalarımıza basınç yaptığı zamanlarda ise çaresizliğimizin dipsiz kuyularında buluruz kendimizi çığlık çığlığa. Bu tuhaf çelişkilerin zihnimizde yarattığı dünya dünyaların en kötüsüdür.
Beyaz sayfalara çizilen eğri büğrü çiçeklerin isimlerini bilip kokularını belki de bir daha duyumsamdan, yaz sıcağında kuruyan otların çıtırtısını, üzerinde gezindiğimiz dünyanın yağmur sonrası toprak kokusunu ciğerlerimize çekmeden yaşamak...
Böylesi bir insan kuşatılmış olduğu ümitsizlik batağından hangi meydan okumayla kurtulabilir?
Kurtuluş; kapana sıkışmış olduğumuzu inkâr edip hayali bir senaryoyla gerçeğe karşı kazanılacağına inanılan bir sorumsuzluk halimidir?
Kurtuluş: yaralı olanı azarlamış olan bu hoyrat dünyanın sunulmamış olan nimetlerine, lanet okuyarak ve daha fazla zalimleşmesine izin vermeyerek, onu reddederek gerçekleşir.
Çünkü, bir kez kırılmış, yaralanmış ve incinmiş olan kişinin tutunacağı dal, hayal kırıklığının meyvesini verir.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta