Ey yüreğimin sevda türküsü,
Derler ya su sızmayan aramız,
Şimdi deniz manzaralı diye,
Bizim için o ara denilen kalp yollarımız,
Şimdi karanlık bir okyanus gibi uzak..
Sevgili Yokluğun Gölgesi,
Bugün yine o eski sarayın avlusundaydım. Rüzgâr, senin asla basmadığın taşların üzerinde geziniyordu. Bir an, gölgenin cüppemin eteğine değdiğini hissettim - ama sadece bir an. Sonra yine yalnız kaldım; tahtın önünde diz çökmüş, hiç giyilmemiş bir taç için dua ederken.
Kütüphanede bulduğum o kitabın 73. sayfasını hatırlıyor musun? Hatırlayamazsın, çünkü sen hiç açmadın onu. Ben ise her sabah o sayfayı okurum. Üzerinde hiçbir şey yazmıyor artık. Zamanla mürekkep silinmiş. Tıpkı senin bana söylemediğin o sözler gibi.
Arıyorum seni gecelerimde,
Hopa boyunca yürüyorum sensizlikte,
Ayın ışığı parlatıyor senin yolunu bu gece,
Arzularımız seninle buluşuyor bu sahilde,
Mehtabın ışığıyla...
Kalbinde mumlar yerine yıldızlar yansın bugün,
Gönlünde hiç bir yara, hüzün olmasın,
o masum güzel gözlerinde sevinç var olsun,
Ruhunun en derin en güzel yerinde umudun, aşkın fidanı hep "yeşil" kalsın,
Yüce Allah seni sen gibi seven en güzel insanı,
Yüce Allah seni senin gibi bilen en güzel dostunla hep mutlu etsin,
Sevgilim, ellerim titriyor,
Kalbimden dökülenleri yazmak o kadar zor ki,
Her kelime sana dokunmak ister,
Ama yetmez hiçbir sözcük, hislerim o kadar derin ki.
Seninle geçirdiğimiz o anlar,
Tozlu Tahtına Son Mektup
"Sevgili Gölge Hükümdarım,
Dokuz yılın tozunu silkelediğim bu sabah, sarayın doğu kanadında senin bıraktığın şeyi buldum: Kırık bir aynanın içinde sıkışmış bir gülümseme... O ayna ki, bana baktığında hep seni gösterirdi, şimdi yalnızca çatlaklarımı yüzüme vuruyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!