Zeytin, incir, tuz ve nar,
Yüzyılların tanığıdır bu dağlar.
Bu dağ bu dağ olalı,
bu deniz de deniz.
nice zulümler gördü,
nice barbarlıklar
İlkin dalından yedim zeytini,
Zehir gibiydi,
Çok şaşırdım.
Zeytin gibi değildi, bildiğim.
Sonra anladım ki;
Oldurup olgunlaştırmak,
Baba dedi düşünelim,
Özgür olsun düşünce.
Özgürlüğü savunalım,
Her darbe ertesinde.
Hiç sorun istemem ancak,
....bu sabır dedemden kaldı,
Tevazu’um da ondan yadigâr...
Silerek bulutlanan gözlerini,
Anlatmaya başladı dede.
Bizim köyde, bir Halil Amca vardı,
Çocuklara türlü şaka yapardı.
O bütün çocukların dedesiydi,
Pembe yanakları çok sevimliydi.
İlme saygılı ol, kitaba aşık.
Olmak için, bilginin efendisi.
Sanatı üstün tut, öv sanatçıyı.
Toplumun öncüsü, olur kendisi.
Ey gönül kuş olup uçarsan bir gün,
Kon bir dala ancak; dal üzülmesin.
Özenli yaşat sendeki çocuğu,
Eyvah! Zayıf yanların sezilmesin.
Güçlü olan yıkar, fakat yapamaz.
Hain tuzaklar kuruldu,
Civanlar yandı kavruldu.
Softalar el ovuşturdu,
Yandım Sivas’ta Sivas’ta.
Akarsu, Hasret Nesimi,
Alışmışken tüketmeye her şeyi,
Doğayı da tükettik ya sevgilim.
Doğayı tüketmek,
Su tüketmektir.
Oysa sulandıkça,
Var olur dünya…
Bu dünyadan dostlar,
Bir ana geçti.
Benim anam.
Ne çektiği acıları azdı Anadolu’dan,
Ne de ondan daha rahat bir hayat sürdü.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!