Tayfun Emre Güleç Şiirleri - Şair Tayfun ...

0

TAKİPÇİ

Tayfun Emre Güleç

Sanma sustukça biter sevdam..
Yaş olsan gözümde, bırakmam..
Ne zaman benden uzaklaşan bir gölge görsem, eksilir tükenmez sandığım umutlarım.
Her gidiş beraberinde götürür avuç dolusu zamanı,
Her gidenin ardından küçülür insanın yaşı.
Yokluk en çok solundan gelir insana, en çok soluna iner apansız acılar.

Devamını Oku
Tayfun Emre Güleç

Yine bir gecenin üstünde, üstüm başım sen içinde.
Bu diğerlerinden farklı olacak.
Daha önce adına düzdüğüm methiyelerin hiçbirine benzemeyecek okuyacakların.
Ne sesin çınlayacak kulaklarımda ne de duvarlarıma düşecek hayalin bir leke gibi.
Renklerin en güzeli, maviydin..
Merak etme; o da olmayacak bu gece.

Devamını Oku
Tayfun Emre Güleç

Ne yana baksam seni görüyorum,
Neye uzansam dokunamadıklarım çıkıyor karşıma.
Yağmur yağıyor güneşin yerine,
Ve gece çoktan geçti günün yerine.
Penceremden sızıyor o öksüz sokak lambasının titreyen ışığı,
Ankara henüz göremedi beyazı.

Devamını Oku
Tayfun Emre Güleç

Yabancı mevsimlerin cemresiyim ben Ezgiler yazarım doğmayan sevdalara, sonra onları da öldürür iliştiririm tırnaklarımla kazdığım ölü topraklara. Kim bilir hangi şehrin sevdası son yolculuğuna doğru yol almaktadır. Kesin oralarda mevsim şimdi sonbahardır, Sarı yapraklar; ölü sevdaların üzerinde uçuşuyordur Ve İki damla yaş gözlerde siyahlara bürünmüş vaziyette son yolculuğuna uğurlanıyordur. Oysaki giden çoktan yükünü almış rahmet dileyerek uzaklaşıyordur başka şehirlere Bambaşka mevsimlere Farkında mısın ey yâr; Giden seni, kalansa beni anlatmaktadır. Ne çok benziyor kalanla gidenlerin öyküsü birbirine.. Yoksa ondan mı tüm şiirler yaşayandan çok okurun yüreğinde dağlanır. Söylesene yâr! Kim öldürdü bizim sessiz mutluluğumuzu? Hiç unutmam gidişini, mimlenmişçesine duruyor aklımda. Yaşadığın topraklar sana lanet saçarken, kuşlar bile ağlıyordu halime... Tabii senin bunlardan haberin yoktu! Gerçi olmasının da bir önemi yoktu ya senin için, Neyse Sustum. Hâlâ aklımda ki sen yanları almıyor gidişinin yersiz sebebini... Nasıl bir gidişti ki bu sende ki, ağıtlarım yıkmıştı duvarımın o mahcup direncini Biliyorum seninleyken her anım hüzün veriyor yüreğime, Ama yokluğun ayrı bir hüzündü sessiz, sensiz, yoksun mutluluğumda! Zamanın akıntısına bırakırken yüreğimi, az kalsın boğuyordum ölü topraklardaki gözyaşlarımla.. Zaman da senden yana çıktı bu körpe hayatımda Bitik bir sevdanın ardında noktaya özenircesine durdum önce; sonra izledim seni tüm sükûnetliğimle, Ne güzel gülüyormuşsun yâr Güldüğünde, Çiviler çakılırcasına oyuklar oluşuyormuş elmacık kemiklerinde. Peki ya bense; Genzime kaçan sözlerini ağaçların gölgesine emanet ederken, İhaneti gölge gibi sırtlanıp üstüme seviştirdim bedenimi başka bedenlerle Ruhumu sorma, o yok! Firar şimdilerde Bu aralar hayli üzgünüm de, sakın ola ilişme! Düşlerimin rengi rengârenkken, gecenin gölgesini kıskanan griye dönüştü sayende Uğraşma boşuna, benim düşümün rengi artık budur ve renkleneceği de meçhuldür. Sahi şimdi aklıma geldi; Senin düşlerinin rengi ne renkti?

Devamını Oku