Bizim garip seyyaha, dünkü mürşit koyundu!
Hal diliyle tam dersi, verdi koyun seyyaha.
Keşfettiği şeylerle, aklı, kalbi doyundu!
Daha yakın hissetti, o kendini Allah’a.
Birden bire tavuklar, ilişti, gözlerine,
Düşündü tavuk ile devamı sözlerine.
Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Devamını Oku
Nurlu ihtiyarın yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.
Süzüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
.
Nasıl yapar şu tavuk, ottan, çöpten harika?
Yumurtadır yaptığı, alamet-i farika!
Yapamaz benzerini, arzda başka fabrika!
“Ben yaparım” diyene, buyursun işte saha!
Tavuk hanım acaba, hangi okul mezunu(?)
Kime vermiş bu bayan, doktoralık(!) tezini?
Ayarlıyor(!) kusursuz, vitaminin dozunu!
Varmı insi doktorda, böyle dahi bir kafa?
.
Tarzınız biraz bizim zartaboz'a benziyor bu zartanızda...Yazım tarzının ve usûlünüz şahsınızı bağlar ama yazdıklarınızın anlatımsal sürüklenişi ve fikriyâtı çok hoş olmuş...Tebrikler Efendim...Vesselam
(Neden buralara kimsecikler uğramamış yahu...Eeee,bu devirde millet kolestirol-dan fellik fellik kaçıyor;yumurta da da kolestirol çok ya ondan her'hal-dası)
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta