Tavuk Şiiri - Meryem Şahin

Meryem Şahin
229

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Tavuk

Yemyeşil çimenlerle kaplı bakımlı bahçenin içindeki küçük oyun parkı çocukların mutluluklarını dışa vurdukları yerdi. Her biri buradaki salıncakta sallanırken, kaydıraktan kayarken ancak kendilerinin bilebildiği farklı duygular yaşıyorlar, küçücük yüreklerindeki minik dünyalarında dertsiz tasasız bir yaşamı tadıyorlardı. Yerinden hiç hareket etmeyen oyuncak atın sırtında kimbilir hangi düşsel kıtalara hareket ediyor, tahtarevellinin havaya kalkan ucunda yükselirken gökyüzünde bilinmedik bir dünya keşfediyorlardı. Avazları çıktığı kadar bağırıyor, sevinç çığlıkları ile etrafı çınlatıyorlardı.
Onları seyretmek biz büyüklere de huzur veriyor, yıllar öncesi bir yolculuğa çıkarıp sanki küçülmüş te onların arasına karışmışız gibi enerjik, kıpır kıpır ve mutlu bir insan olarak çocukluğumuzu yaşamamızı sağlıyordu. Çocuklar bahçede oyunlar oynayıp kuşlar gibi cıvıldaşırken, farklı bir çığlık onların seslerine karışıyordu. Onlar kendi dünyalarına dalmış olduklarından ne bu sesin, ne de sesin sahibinin farkında bile değillerdi. Kocaman beyaz bir martı kanatlarını alabildiğine açıyor, tiz çığlıklarla parkta oynayan çocukların üzerine doğru alçalıyor, kanatlarını çırparak sesler çıkartıyor, sonra ilerde bir yerlerde unuttuğu bir şey varmış gibi hızla dönüp yükseliyordu. Bir ara gözden kayboluyor, aradan az bir zaman geçince tekrar aynı ses ve hareketlerle çocuklara doğru alçalıp kısa bir müddet havada daireler çizerek uçtuktan sonra geldiği yöne doğru uzaklaşıyordu. Telaşlı bir hali vardı. Sanki çocuklara bir şey söylemek istiyor, onları yardıma çağırıyor gibiydi. Martı bu şekilde çırpınmaya devam ederken kanadından bir tüy koptu; oyun oynayan çocuklardan sarı saçlı küçük kızın tam da başının üstüne düştü. Küçük kız ne olduğunu anlamak için başını gökyüzüne doğru kaldırınca başının üstünde bir alçalıp bir yükselerek çığlıklar atan martıyı gördü.
-Aa.. bakın tavuk! .. büyük bir tavuk! diye seslendi.
Yanındaki birkaç çocuk ta kızın sesine incecik seslerini karıştırarak hep bir ağızdan bağırdılar:
-Ta – vuk… ta- vuk..
-Hadi yakalayalım!
Çocuklar martının uçtuğu yöne doğru koşmaya başladılar. Minik kollarını yukarıya doğru uzatıyor, bir yandan da “ta – vuk… ta – vuk” diye hep birden bağırıyorlardı. Martı, davetine icabet eden çocuklara yol göstermek ister gibi kanatlarını iki yana açarak hızla arka bahçeye doğru süzüldü. Çocuklar da küçük adımlarının sürati yettiğince bahçenin arkasına koştular.
-İşte orada! Gördüm onu! dedi birisi.
-Hadi çabuk olun! .. kaçmadan yakalayalım! diye seslendi diğer çocuk.
Kocaman kuş, ağaç dallarının arasından süzülerek bahçenin en sonunda bulunan erguvanın yapraklarını hışırdatarak geçmiş, demir parmaklıkların üzerine konmuştu. Burası 2 metre derinliği olan bir yüzme havuzu idi. Kullanılmadığı için içinde su bulunmuyordu. Düşme tehlikesine karşın çevresi demir parmaklıklarla çevrilmiş, giriş kısmı kafesli bir tel kapı ile kapatılmıştı. Çocuklar kapıyı açmak için uğraşırken kullanılmayan havuzun kenarında başka bir martı daha gördüler. O da diğeri ile aynı büyüklükte bir kuştu. Olduğu yerde hiç kıpırdamadan duruyor, yalnızca başını bir aşağı havuzun içine eğip, bir yukarıya doğru kaldırarak tuhaf sesler çıkarıyordu. Çocuklardan büyükçe olanı demir parmaklığın üzerine tırmanıp havuza doğru baktı. Şaşkınlıkla arkadaşlarına seslendi:
-Aa! Orada başka bir tavuk var!
-Nerede.. hani.. hani?
-Havuzun içinde..
-Annesidir..
-Annesi değil akıllım..
-Nereden bildin?
-Onun kanatları siyah.
Gerçekten de havuzun içinde irice bir yavru martı bir o yana bir bu yana dolaşıp duruyor, uçmayı henüz çok iyi beceremediği için de 2 metrelik havuzun içinden çıkamıyordu. Baba martı havuzun başında hiç kıpırdamadan duruyor, yalnızca başını sağa sola hafifçe çevirerek etrafı gözlüyordu. Anne martı ise yavrusunu düştüğü yerden çıkaramadığı için bahçede oynayan çocuklardan kendi dilince yardım istemek zorunda kalmıştı. Baba martı havuzun başında nöbet tutuyor, anne de yardım getirmek için çırpınıyordu. Havuzdaki yaramaz “çocuk martı”nın galiba hiç endişesi yoktu. Belki de neler olduğunun farkında bile değildi ki muzip tavırlarıyla mavi çinilerle döşenmiş zemini adımlayıp duruyordu.

Meryem Şahin
Kayıt Tarihi : 27.6.2006 22:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Meryem Şahin