Şu gıcırdayan kapıyı hele bir kapat
Çekilsin sokağın kokusu aradan, hiç haz etmem!
Pencerenin önüne çekip de bir tabure
Erimiş labne gibi o yüzünün çehresini bir göreyim.
Ne o!
Ayinlik papazlar gibi mahzun günah çıkartacakmış
Bir düşkünün hali gibi İsa’lık, yüzüme bakarsın.
Ne yortusu var burada ayinin, nede Hıristiyanlık
Bir Müslüman’ın evindesin bu ne lakayt bir bakış.
Sen Mile'den beri böyle kırık olduğun şu aklında
Merriam'ın yüzüne kaç papazın vaazıyla bakarsın!
Geçen bitmiştir, hakkıyla sen şadanına kulak ver
Şarap içince boğulmayan, duada da boğulmaz.
Uzun masanın başına çöker bir sensin sanki odada
Zemheri bir kış gibi soğuk kar döker tavanı evinin.
Bir sensin dünyanın buz tutmuş yalnız kutup’u
Sanki germişler seni, mıhlamışlar İsa gibi çarmıha.
Acılar mevsim gibidir dört hali dolanır ruhu
Hangisine düşersen kuşatır, zaman gecikmez!
Dünya istersen cehennem istemediğin kadar cennet
Sen istediğini bilecek atacaksın, içinde ki o kirli suyu.
Tatyos efendi, uzak dur! Artık gelme rüyalarıma
Sen kendi mahzeninde, ben viranemde
Herkes kendi yolunun gelecek sonunu bekler!
Dökülür boyaları, ışıksız odalarım, yalnızım diye
Senin ki benden daha berbat bir hikâyedir
Artık ne ben seni dinlerim, ne sen bana uğra.
Kayıt Tarihi : 30.11.2013 03:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!