TAŞTAN OLUK
Çağlama gönlüme ey taştan oluk,
Dağlara kar mı yağdı? Suyun soğuk.
Karıştır gözyaşım, götür ummana,
Dertleşiriz yolda ey taştan oluk.
Seninde bağrını kazmışlar ezel,
Aşkını taşlara yazmışlar ezel.
Çağır yârim içsin ki, kana kana.
Yârin dudağına değ taştan oluk.
Gece gündüz yorulmadan çağlarsın,
Leyla’yı da testisiyle eylersin.
Doldur testisini gönder bu yana,
Beni de mecnundan say taştan oluk.
Çöller yeşillensin vahaya dönsün.
Vuslatın yolunu gösteren yönsün.
Yârin testisini tez doldursana,
Sana söylüyorum duy taştan oluk.
Suyun aziz derler sipariş aldım,
Leyla’nın izini yanında buldum.
Sen aşkın narını bana sorsana,
Bir bardak ta bana koy taştan oluk.
Yıllar var görmedim o gül yüzünü,
Heba ettim baharımı güzümü.
Beni dinlemedi sen anlatsana.
Derdim boyum aşmış oy taştan oluk.
Çağdaşi sohbette muzaffer gibi.
Platonik aşkı bir zafer gibi,
Anlatıp duruyor hele baksana,
Sanki ölçüşüyor boy taştan oluk.
15.06.2017
Süleyman Bektaş(Çağdaşi)
Kayıt Tarihi : 15.6.2017 16:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirimi Muzaffer adında bir eski arkadaşımın siparişi üzerine yazdım. Arkadaşım sadece başlığını verdi "Taştan oluk" diye, kısaca hikayesini anlat dedim oda "Bir aşk hikayesi" dedi başka anlatmak istemedi sanırım. Ben de bu dizeleri yazdım. Takdir okuyucuların.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!