Sarıkıza gelince;
O, Koca Öküzden önce gitmişti.
Bakmayın Koca Öküz dediğime
Benden farkı yoktu garibimin.
Rahmetli Peder öyle demiş, özenmiş,
Bizim de dilimizde öyle kaldı.
Her neyse, Sarıkızı diyodum:
Onun hakkı da çoktur üstümüzde;
Hem tarlaya koştuk, hem sütünü içtik
Ne yedirdik ne içirdik.
Pek kalenderdi o da ama,
Son demlerinde ne süt verdi, ne döl.
Bir yandan şükrederken
Hala sabana koştuğuna,
Öte yandan kızardık, süt vermeyişine,
Günahını alırdık.
Ne günahı varsa zavallının.
Hastalandığında kızdık ona en çok
Saymadım ya epey çekti o da
Offf! Neyse uzun hikâye…
Anlatmaya ne hacet, nasılsa
Değişmez netice…
IV
Taşlı tarla çorak tarla!
Canımın içi, gözümün nuru tarla!
Senden başka neyim kaldı da
Neye sitem edeyim.
Rızkımız çıkarsa ona şükredeyim
Çıkmazsa da bir sözümüz olmaz ya
Kendim söyler kendim dinlerim anca
Benim senden geçecek halim yok
Sen zaten sende değilsin
Belki her şeyi bilip benimle eğlenirsin
Belki sahiden de derdimle dertlenirsin
Ne bileyim ben!
Öyle ya da böyle,
Sen yine de
Hakkını helal et.
Ne sarı kız kaldı,
Ne de koca öküz var gayrı.
Karasabanı saymazsan,
Sabahtan akşama ikimizden başka
Kimimiz var ki dağın başında?
Kiminle konuşup kiminle dövüşeceğiz,
Kime kızıp kiminle söyleşeceğiz;
Dost değil miyiz şunun şurasında,
Başka kiminle gülüp, kimle ağlaşacağız?
Ve kim bilir,
Günü geldiğinde bir tek
Seninle kucaklaşacağız…
Yüzümü türabına sürüp
Gözlerinden öperim
Hakkını helal et! ..
Kayıt Tarihi : 23.8.2005 01:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!