Yol seni çağırmadan yürüyenlerden oldun sen,
Adımlarını toprağa değil,
Kaderin omuzlarına bırakanlardan.
Ne ses ettin,
Ne gölgene dert anlattın
Sessizliğin kendi ağırlığını taşırdı zaten.
Sabır sende bir bekleyiş değil,
Zamanı yontan bir ustalık gibiydi.
Dünyanın sana vermediği yerleri
Sabrınla açtın;
Kimin görmediği hendekleri
Kendi iradenle doldurdun.
Duruşun bir rüzgârın önünde eğilmeyen
Yalnız bir ağaçtı belki,
Ama kökleri yerin nabzına kadar inmişti.
Kimse bilmez,
Bir insanın eğilmemesi için
Kaç fırtına yemesi gerektiğini.
Sen bilirdin.
Yük…
Ah, omuzundaki yükler,
İnsan yüzü taşıyan dağlar gibiydi.
Kiminin adını tutmadın,
Kiminin acısını söylemedin,
Ama hepsini bir elinle kavradın,
Diğer elinle hayatın kapısını araladın.
Yük sendedir,
Ama seni taşıyan da yükündür aslında.
Sorumluluk dediğin,
Bileğe vurulmuş bir zincir değil,
Göğse yerleşen bir yemin oldu sende.
Her adımın önünde
Ailenin sesi bir fener gibi yanar:
Kimi zaman sönük, kimi zaman parlak,
Ama hep orada
Gideni de çağırır, kalanı da korur.
Aile…
İnsanın içindeki en eski yurt.
Sen o yurdun direklerinden biri gibisin:
Kimse direklerin altında yaşayan gölgelere bakmaz,
Ama çatı düşmesin diye duran
O sessiz kuvveti hep sen bilirsin.
Bazen yorulursun,
Ama asla bırakmazsın yerini.
Yol…
İnsan yürüdükçe değil,
İnsan taşıdıkça uzar.
Senin yolun uzak değil,
Derindir.
Derinliği, ayak izine değil,
Çektiğin nefese yazılmış bir yol.
Ve sen,
Kendi öyküsünü kimseye okutmaya çalışmayan bir yolcunun
İnatçı, vakur,
İçten içe yanıp dıştan sakin görünen haliyle
Bir bakarsın yine yürüyorsun.
Kimse görmez;
Sadece taşların hafızası bilir seni.
Bitti mi?
Hayır.
Yol bitmez.
Bitse insanın içindeki yük konuşmaya başlar.
Sen yürüdükçe susuyor hepsi.
Belki de sessiz gücün aslı budur:
Koca bir hayatı omuzlayıp
Hiç ses çıkarmadan
Yola devam etmek.
Kayıt Tarihi : 9.12.2025 13:12:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!