Elden ayaktan düşmeler kapımıza kadar dayandı,
Ehli dünyanın keyfine kanmalara yürümelerin peşindeyiz!
Hoş görmelerin yüzüne bakmaları çoktan unutup,
Hor görmelere kucak açmalara sığınmışız.
Zaman aynı kefede bırakmadı insanlığımızı;
Giderayak bahanelere gülümseyip
Körler çarşısında aynalar satmanın,
Sağırlar ülkesinde gazeller atmaların elinden tuttuk.
İyilerin yanında,kötülerin uzağında olmaları
çıkardık aklımızın yüzünden.
kılavuzları yok saymalar işimize geldi.
istediğimiz yalana çıkmıyor diye bütün haritaları yırtıp;
nereden gelip,nereye gidecekleri
umurumuzun yanına bile yaklaştırmadık.
ne olduğumuz gibi görünmelerin peşine düştük,
ne de göründüğümüz gibi olmalara sesimizi çıkarttık.
acele etmeler ruhumuza düştü düşeli,
hep insanlığımızı evde unuttur olduk.
çoban heybesinde,bir masalla uykulara misafirliğe gitmişken;
bize kurtlar gibi emin olmalar düştü.
İçimizde devleşen kirliliği
Suyu,sabuna yoldaş yapıp def edeceğimize inandık.
Gözyaşlarımızı hiçe sayarak!
Kılıktan kılığa koştuk;
Nice insanlar olup üstümüzde elbiseler bulamadık,
Ve nice elbiseler diktirdik de,
İçinde barınacak insan olamadık!
Dünya semazenbaşı,
Biz ise semazen:dönüyoruz yalnızlığımıza,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olmalara sırtımızı dönüp,
Hırs ile dolduruyoruz ceplerimizi.
Hataları örtmede gece gibi olmaları siliyoruz satır aralarımızdan,
Bu yüzden ayıpsız dost ararken,dostsuz kalıyoruz.
Bin musibet gelse de başımıza,
bir nasihatine kulak asmalar gelmiyor aklımıza.
Ey Mevlana!
sırtında gül yaprağı taşıyıp ta,
vardığı yerlere gül kokusu eken hamal
Hazreti Mevlana!
Sen ki 72 buçuk milletle beraber olup ta
yinede elini kötülüğe bulamadın.
Biz ise talanlar bıraktık gül bahçelerinin topraklarına,
Ümitler vardır deyip,
Ne ümitsizlik mahallesinin kaldırımlarında rastlandı ayak izlerine,
Ne de karanlığa giderken görüldün
Güneşler var demenin peşi sıra…
Oysa biz çıkamadık,o mahallenin karanlığından.
Kılıktan kılığa koştuk da;
ne olduğumuz gibi görünmek işimize geldi,
Ne de göründüğümüz gibi olmaları becerebildik.
Kim olduğumuzu unutalı asırlar oldu,
umutsuzluk kapısı değil bu biliyoruz
Yüz kere tövbeler ektik gökyüzüne
Uslanmadık
şimdi
yüz kere bozulmuş tövbelerin ateşindeyiz
ne olursak olalım yine de gelelim mi?
Kayıt Tarihi : 7.9.2008 19:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!