Her dua nasibine, her nasip vaktine esirdir.
Adını duyduğumda “etme” dediğini hatırladığım tasavvufçunun
inanç dolu mısrâsı, zihnimde hep boş sandalyeler, hep tek kişilik
masalar uyandırsa da, gönlüm kalabalık dost sofralarını anımsar
durur.
Yine o kalabalık sofralardan birinde biri 2 sene daha yaşamam
demişti.
Yine o kalabalık sofralardan birinde biri dostunun etini yemişti.
Şimdi o sofralarda edilmiş dualardan biri daha ayyuka erişti.
Şimdi o dualardan biri daha nasibine yetişti.
Mademki esaret, nasibe naildi, o zât neden bir dosta etme demişti?
Mademki her şey haktan, kaderden gelmişti, neden dostlar
kalmaya meyletmişti?
Şimdi kilometrelerce uzakta, hem hakka yalvarmakta, hem bir
mısrada o eski dostlukları aramakta,
Şimdi bir masada sormakta, haddimi aşmakta sorgulamakta,
Şimdi o eski dostluklardan uzakta, hakka yazmaktayım.
Hakkı yazmakta, suçu meşru bulmakta, hak edene sadakate
varmaktayım.
Şimdi duadan uzaktayım, kaderin koynundayım.
Çizilmiş bir yolum olsa da, yazılanı yaşamaktayım.
Şimdi, boş bir masada, verilmiş sözleri tutmaktayım.
Ben hâlâ aynı masadayım.
Ben hâlâ o sokaktayım.
Ben hâlâ bir şiir yazmaktayım.
Kaç dost eskitmiş, kaç dostluktan vazgeçmişiz?
Bilsem de unutmaktayım.
Her nasip vaktine esir.
Ben buna inanmaktayım.
Kayıt Tarihi : 17.1.2025 21:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!