Kırık bir taş plâkta eski bir şarkıyım ben,
Sen, üstümde dolaşan gramofon iğnesi;
Aldırma cızırtıma sakın, beni dinlerken,
Varsın kanasın dursun taş plâğın sînesi.
Hissedersin arabesk şarkılardan farkımı,
Anlamak için yalnız, yavaş devir çal beni.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
/söyleyene değil, söyletene bakacaksın/ der gibiydi gramofonun şiire yansıyan sesi.. .. güzel manalı bir şiirdi, kutluyorum hocam..
efendim kaleminize yüreginize sağlık çok güzel ve duygulu bir şiir okudum.. Aldırma cızırtıma sakın, beni dinlerken,
Varsın kanasın dursun taş plâğın sînesi. ve bu cümlelerde bittim.. üstadım yüreğinize sağlık..
Gramofonun cızırtılı fakat bana çok hoş gelen sesini duyar gibi oldum okurken,yüreğinize sağlık efendim,tebriklerim ve saygımla
Aslında taşplağın kendisinde pek bir ehmmiyet yoktur devrinin karasabanıdır fakat içinde taşıdığı sanatsal faaliyet onu da özlenir hale getrmiş vaziyette
teknolojiyle birlikte daytılanlara sanat denir oldu
tebrikler teşekkürler
sevgili hocam eskilerden kalma bir taş plak hala iğnenin üzerinde gezinerek yürekten gelen cızırtılı sesleri dinlemek
ve dinletmekle bu sevginin yüceliğini onun içinde hala hisseden yüreğiniz candan kutluyor 10 puanla saygılar sunuyorum
sevgili hocam eskilerden kalma bir taş plak hala iğnenin üzerinde gezinerek yürekten gelen cızırtılı sesleri dinlemek
ve dinletmekle bu sevginin yüceliğini onun içinde hala hisseden yüreğiniz candan kutluyor 10 puanla saygılar sunuyorum
Değerli Ustam, Abim;
Şiire bir moda getirsek mi diyorum 'imge' anlamında... 'Gramofon Modası' veya Taş Plak Modası...?:)
'Eskimeyen, eskimesini istemediğimiz' ne varsa, ya gramofonla, ya da taş plakla imlesek... Bilirim ki hep olmasını istediklerimiz 'elimizin altında' olmalılar... Mekanik, insan eli değercesine...
Yine mükemmel bir çalışmaydı Abi... Kutluyorum sizi ve şiirinizi..
EFENDİM, NE TAŞ PLÂKLAR VARDIR, BELKİ UCU KIRIKTIR,
NE KİTAPLAR VARDIR, BELKİ CİLDİ BİRAZ ESKİCEDİR...
AMA KIYMETLERİNİ BİLENLER İÇİN ONLAR PAHA BİÇİLMEZ KIYMETLERDİR..
Siz içindekine bakın... Siz içeriğine bakın...Velev ki, siz koca bir çınarsınız... Kendinizi aynalarda göremezsiniz. O aynalara sığamayacak kadar büyük, engin bir yürek ve yürek sesi var sizde.
Öylesine güzel teşbihlerle anlatılmış bir şiir ki, gönülden kutluyor, saygılarımı sunuyorum efendim.
Tam puan.
Şiiriniz bir iğne
yüreğim plak oldu
içimde bir yerleri
cızırdattınız, hem
güldüm hem hislendim,
Sesli okudum, dinleyenleri
rikkate getirdi.. MÜKEMMEL
Biz bükemediğimiz bileği
öperiz tabiri buraya mahsus sanki..
Hürmet ve muhabbetlerimle
güzel bir paylaşım
sunusu okudum
hep gerçekileri anlatan
eksiği yok fazlası var
kutlarım saygı değer kalem
Bu şiir ile ilgili 75 tane yorum bulunmakta