........................(Çocukluğumun Ayvalık'ına)
Çocukluğum
Sırılsıklam
Akıp gidiyor gözlerimden
Siliniyor gölgeler
Akan zamanla
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
düşünüyorumda; bugünkü çocuklar da bugün yaşadıklarını kırk elli sene sonraya aynı duygularla taşıyabileceklermi ?.. özlenen; yaşanan zaman dilimi mi yoksa çocukluk çağımı.? bugünün çocukları da belki birşeyler anlatacaklar ileride ama hiç sanmıyorumki sizin anlattıklarınız kadar duygu yüklü olsun...okuyucuyu alıp ta çocukluk günlerine götüren ve duygulandıran bu güzel şiirinizi kutlarım kaleminize yüreğinize sağlık üstadım...
Celo'nun karpuzuna el atmak
Cambazı bağırtmak
Hele Bahri Baba'nın
Kunduracı dükkanında
Piyanosuna dokunmak
Zinhar yasaktı.
Ve cezası anamın
Ayağının altındaydı.
Sahi neden o zamanlar
Terlikler o kadar sağlamdı.
Yoksa kunduracılar mı
Çocuklara düşmandı.
çok güzel anlatmışsınız çocukluk anılarını,,tebrikler,,,
iyi ki Ayvalık'tan bir şair, Hikmet Esen yazıyor buralarda. Ayvalık sularının kokusunu, güzellğini iletiyor başka diyarlara.
Cunda'da kapı eşiklerine, balıkçı meyhanelerine, kunduracı dükkanlarına asıldığında çok yakışacak içten bir şiir. Canım O adada olmak istedi. Sonra bir şarkı hala çalan eski bir radyodan: Yine bu yaz ada sensiz.
********************************
Doksanlı yılların başlarında dinlence için Ayvalık'a gelindiğinde elbette çarşılarında da dolaşılırdı.
O yıllarda iki tane kundura tamircisi gözümüze ilişmişti.
Biri, evinin altında dükkanı olan, ve dükkanında eski bir piyano bulunan, hava olsun diye değil de rahat giyip çıkarmaki için ayakkasınının arkasını basmış sakin bir yaşlıydı. Dükkanında eski bir radyo da vardı.
Diğeri bir başka sokakta, ince bıyıklı dükkanının duvarlı eski yeşilçam aktörleri ve akristlerinin resimlerinin bulunduğu, o artistlerle anıları olan yine bir güzel insandı.
ikisi de Ayvalığa çok yakışıyordu.
Hikmet Esen'in bu şiiri gibi.
İşte zamanda yolculuk bu
Şiir okuyanını çocukluğunun siyah beyaz günlerine götürüyor tabi içimizde ince bir sızıyla.
Tebrikler ve teşekkürler
gerçektende eskiye özlem var içimizde..ne güzel anlatmışsınız..tebrikler.
Korkusu, sevgisi, saygısı yüreğinde olan çocuklar da güzeldi.....terliklerin acısı geçmeden, gözündeki yaş kurumadan yine annesine sığınırdı.......
Yerinde çakılı taş olsaydı insanlar zaman yine geçmeyecek miydi?....Arnavut kaldırımları duruyor mu şimdi.....
Düşündüren, gülümseten harika bir şiir.....kutluyorum tüm yüreğimle ve tam puanımla...........saygılar......Saniye Sarsalmaz
Her zamanki gibi nefis dizeler. Ben serbest şiirden anlamam ama; büyük bir zevkle okudum.
İnsan bu şiiri okurken çocukluk günlerine gidiyor. Aynı şehir olmasa da üç aşağı beş yukarı aynı. Biz daha doya doya yaşadık sanki şimdiki çocuklardan. Bugününkiler çok fazla imkanlara sahip ama çok suni, sanki hormonlu. Geçip giden gençliğimiz, bir daha asla geri gelmeyecek çocukluk günlerimiz.. Nefis bir anlatımdı. Kutluyorum. (10)
Birol Hepgüler.
Celo'nun karpuzuna el atmak
Cambazı bağırtmak
Hele Bahri Baba'nın
Kunduracı dükkanında
Piyanosuna dokunmak
Zinhar yasaktı.
Ve cezası anamın
Ayağının altındaydı.
Sahi neden o zamanlar
Terlikler o kadar sağlamdı.
Yoksa kunduracılar mı
Çocuklara düşmandı.
Üstat üç beş kez okudum genede şiirine doyamadım..Yoruma ne hacet alkışlıyor vede kutluyorum Tebrikler..
Selam ve saygılarımla..yunus karaçöp
çok harikaydı....saygılar
Bu şiir ile ilgili 73 tane yorum bulunmakta