Taş kaleler yıkıldı sensizlikte
Ve seyrantepede volta atan sessizlikleri
Şimdi niğde cezaevinde bir hücrede uyutmaktayım
Sessizliğin tanımını yapamamaktayım
Sana sakladığım gül dalını
Güneş görsün diye idam sehpalarında
Ölüm oruçlarından kalan bir bardak suyla
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
SÜPERSİN YİNE...
Buruk bir ayrılık şiiri.
Hikaye biçiminde akıcı...
Ancak, fazla hüzünlendiremiyor insanı, belki nefret noktasına getiriyor...
Mısralar uzun ancak akılda kalıcı olmamış. Derinlemesine bir his dünyasına alıp götüremiyor insanı...
Şair bu ayrılığı kendisi yaşamış, belli kopye veriyor. Oysa şiirer evrensel olmalı... Ben de kendimi bulmalıyım bu şiirde, bir fransız da... Değil mi?
Arrılık şiir yazmak cesaret ister, yüreğine sağlık...
Ali Akça
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta