Sınırsız karasularının durgunluğu içinde 
Uyuyan boranın yorgunluğunda 
Yalnız kalan çiçeğin yapraklarında 
Kırılmış tahta bir dalın yanında
Yeşeren ağaçların gövdelerinin içinde
İçine gönlümü sakladığım 
Basit bir taş parçasını arıyorum Arya. 
Senle hayaller kurduğumuz tepede 
Hayaline sarılırken düşürmüşüm.
Uçan kuşlar hemen gelip 
‘Arya’ yazılı taşı düşürdüğümü söylediler.
Bir an telaşlandım 
Ceplerimi yokladım,
Gezdiğimiz yolları aramaya 
Etrafımda dönerek 
Herkese seni sormaya başladım. 
Herkes, ben miyim ?
Herkes, hiçlik mi ?
Herkes, herkes, herkes...
Herkesin içindeki 
Her şeyin içindeki
Nesnelerin 
İsimlerin 
Her yapının ve dokunun 
Çeşidi olmayan sarmal bir yapının
İplik iplik her yanına şifrelenmişsin.
Seni çözmek, 
Seni beklemek,
Bu basit taş parçasının işiydi işte !
Şimdi gel yamaç uçlarına,
Benle beraber otururken bir ikindi vakti
Aklından her türlü soruya ‘nasıl?’ yanıtı geçsin.
Bilmez misin Arya 
Sen her şeye sinmiş
Her lezzetin,
Her hazzın adı 
Sen benim doğamın 
Tek ve en karmaşık varlığısın. 
Şimdi kalkıp gideceğim uzak diyarlara,
O diyarlarda ismini zikredip 
Seni bekleyeceğim. 
Gitmeden önce sana bir not bıraktım 
Uçmasın diye kağıdın üstüne 
O basit taş parçasını bıraktım,
Kağıtta:
‘En karmaşık kurgular bile, 
En basit cevaplara dayalıdır. 
Aşk,
Yalın ve sade olmasaydı Arya
Sen, hiç süslü olamayacaktın...
08.47
27.04.2020
Kayıt Tarihi : 28.4.2020 01:39:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!