“Mukavim ol! ” diye emreden Rabbim,
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Ben hılkatten bu sertliğe sahibim;
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Avını sakladım, avcı kinlendi.
Gölgemde keklikler, toylar dinlendi.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu mükemmel çalışmanız beni düşünüp araştırmaya sevk etti ve 20. sözü (aşağıda bulduğum şekliyle) inceleyip anlamaya çalıştım. Rabbim razı olsun, şiiriniz vesilesiyle güzel şeyler öğrendim.
Gönülden kutluyor ve faydalı çalışmalarınızın, başarılarıınızın devamını diliyorum, Rabbim nur kaleminize zevâl vermesin.
''Taşların Kur’an’da anlatılan halleri öyle tesadüfî değildir; her birinin kendine ait bir hususiyeti vardır ve bizlere ders vermektedir. Kimi taşlar sulara kaynaklık ediyor; yarılıyor da aralarından sular akıyor. Hazreti Musa’nın asâsını vurduğu kaya gibi, kimi taşların bağırlarından çağlayanlar akıyor. Nil, Dicle ve Fırat gibi, kimi taşlar da Allah’a karşı içlerinde besledikleri mehabet, mehafet ve huşu hisleriyle iki büklüm olup kendilerini dağların tepelerinden aşağıya atıyor. Kur’an taşların bu durumlarını anlatırken kalbleri taşlaşmış olanlara nasihatte bulunuyor. Sert görünümlü taşlar işte böyle kendilerinden geçip eridiği gibi o kalbler de üzerlerindeki isi, pası atarsa eski hallerine dönebilirler diyor. Ayrıca bir uyarıda da bulunuyor ve diyor ki Hazreti Musa’nın asâsıyla parçaladığı o sert taştan sular geliyor ama sizin o gözlerinizden bir türlü yaş akmıyor. İşte bu gibi meseleler Üstad’ın ifadeleri içinde “Kur’an’ın îcâz-ı mu’cizi ve lütf-u irşadıyla bir derece basitleştirilmiş ve ihtisar edilmiş.”
-alıntı-
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta