“Mukavim ol! ” diye emreden Rabbim,
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Ben hılkatten bu sertliğe sahibim;
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Avını sakladım, avcı kinlendi.
Gölgemde keklikler, toylar dinlendi.
Kartal yuva yaptı, zirvem şenlendi
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Bilmeyenler Risale’den ders alsın
Yirminci Söz size kılavuz olsun
Benden, kalbinize marifet dolsun
Bana taş diyenler iyi düşünsün!
Gün geldi sellerin önüne yattım.
Gün geldi; toprağa dâyelik ettim.
Mikail üfledi, toz oldum, bittim.
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Toprak oldum nebatatı besledim
Mermer oldum sarayları süsledim
Ne naz ettim, ne bilgiçlik tasladım
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Âsâ-yı Mûsa’nın gönüldaşıyım
Zindanda, Yusuf’un arkadaşıyım
Şu “seyyar sarayın temel taşı”yım.
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Zî-idrâke hüsn-ü misal halim var
Anlayabilene sırlı dilim var
Rabbim’in emrine imtisalim var
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Hazinedârıyım cümle suların
Çeşmelerin, ırmakların, enhârın
En iyi dostuyum yağmurun, karın
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Dâim Hak emrine müştak nazarım.
Memur-u İlâhî, vazifedarım
İcraat-ı Rabbânî’ye medarım;
Bana “taş” diyenler iyi düşünsün!
Kayıt Tarihi : 23.5.2009 01:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Gönülden kutluyor ve faydalı çalışmalarınızın, başarılarıınızın devamını diliyorum, Rabbim nur kaleminize zevâl vermesin.
''Taşların Kur’an’da anlatılan halleri öyle tesadüfî değildir; her birinin kendine ait bir hususiyeti vardır ve bizlere ders vermektedir. Kimi taşlar sulara kaynaklık ediyor; yarılıyor da aralarından sular akıyor. Hazreti Musa’nın asâsını vurduğu kaya gibi, kimi taşların bağırlarından çağlayanlar akıyor. Nil, Dicle ve Fırat gibi, kimi taşlar da Allah’a karşı içlerinde besledikleri mehabet, mehafet ve huşu hisleriyle iki büklüm olup kendilerini dağların tepelerinden aşağıya atıyor. Kur’an taşların bu durumlarını anlatırken kalbleri taşlaşmış olanlara nasihatte bulunuyor. Sert görünümlü taşlar işte böyle kendilerinden geçip eridiği gibi o kalbler de üzerlerindeki isi, pası atarsa eski hallerine dönebilirler diyor. Ayrıca bir uyarıda da bulunuyor ve diyor ki Hazreti Musa’nın asâsıyla parçaladığı o sert taştan sular geliyor ama sizin o gözlerinizden bir türlü yaş akmıyor. İşte bu gibi meseleler Üstad’ın ifadeleri içinde “Kur’an’ın îcâz-ı mu’cizi ve lütf-u irşadıyla bir derece basitleştirilmiş ve ihtisar edilmiş.”
-alıntı-
TÜM YORUMLAR (1)