Serpildik yol kenarlarına düzensiz
Kerpiç, tahta, taş evlerimiz özensiz
Ölüm, vatan, yalnızlıklar arasında
Savaşlarla yorulmuş bedenlerimiz
Eller nasırlı ayaklarsa çarıklı
Topraklar susuz alınlarsa yarıklı
Her birisinin tuzu var bu çorbada
Kimi ceket kıravat, kimi sarıklı
Özenle ilmek ilmek işlendi toprak
İleşber sabrı kalktı çığlık atarak
Büyüdü hiç durmadan aşkla büyüdü
Usulca içinden insan fışkırarak
Toprak serinletir yanık bedenleri
Dil susar, göz belli eder sevenleri
Cahil deyip geçmeyin onlar okumuş
Çoktur hayat okulunu bitirenleri
Gün oldu devran döndü gel zaman git zaman
Uçsuz bucaksız toprağa sığmadı insan
Makine sesi para ve gelecek demek
Koparır gider, durmaz yerinde bağlasan
Toprak ağası dur der, beton ağaları
Orası seninse benimdir buraları
Artık devir değişti istersen çalışmak
Seni çağırıyor dört duvar araları
Duman kokuları örttü kır kokusunu
Çam ağaçlarının kaçırdı uykusunu
Ağasını sermayesini sormam yasak
Zaten bana mı kalmış yapmak sorgusunu
Güneş görmemiş, toprak görmemişler türedi
İnsanoğlu üremediği kadar üredi
Buysa modernlik çağdaşlık yazık yarınlara
Alttan kemirdi canavarlar, üstten süsledi
Hayatlar üç vardiya aşklar para oldu
Düzene ayak uydurmayanlar kovuldu
Yoksa tanıdıkların sakın başkaldırma
Başkaldıranlarsa çoluk çocuk mahvoldu
Bahçeli evlerden katlı evlere girdik
Attan indirildik arabalara bindik
Fabrika gel dedi, fabrika gitme dedi
Ömrümüzü fabrika içinde bitirdik
Bacalar büyüse de insan değişmedi
Dünya yok olsa insanlıkla çelişmedi
Fark eder mi uyuturlar yazılı görsel
Niye sessiz çoğunluk hala gelişmedi
Mekan değişse de sorun aynı kaldı
Kimler neyle kimleri yanına aldı
Tez akıyor tarih olmadığı kadar
Ve tarih olmadığı kadar bunaldı
Kayıt Tarihi : 9.3.2009 09:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!