Osmanlı'da Devlet 10 - Ahilik Teşkilatı

Recep Akıl
905

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Osmanlı'da Devlet 10 - Ahilik Teşkilatı

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkını zanaat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında hem ekonomik ve hem de ahlaki yönden yetiştirmeyi amaçlayan, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen ‘Ahilik’ Anadolu erenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle Ahi Evran tarafından kurulan bir esnaf ve zanaatkâr dayanışma teşkilatıdır.

Aslen Horasan kökenli olan, bir benzeri de Araplarda yaygın bir biçimde kullanılan ve kendisine özel kural ve kurulları olan bu teşkilat aynı zamanda o günkü sosyoekonomik düzenin ideolojisini ve bu ideolojinin hayata geçirilmesini de sağlayan bir yapılanmadır.

'Ahi' kelimesi Türkçe 'Akı' kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya çıkmış bir kelimedir. 'Akı' kelimesi Divânu Lügati't-Türk'te 'Eli açık, koçak, cömert, yiğit, delikanlı' gibi manalar ifade eder. Ahi teşkilatının başkanına “Ahi Baba” denir.

AHİ EVRAN VE AHİLİK TEŞKİLATININ KURULUŞU

Orta Asya'da hüküm süren Oğuzların birlikleri bozulup zaman içinde bu birliğin yıkılması sonucu Oğuz Türkleri de yavaş yavaş Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu'ya göç etmeye başladılar. Ekseriyeti göçebe olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ediyorlardı.

İslam dininin yerleşik hayatı daha çok benimsemiş olması sebebiyle Orta Asya’dan göçle gelen göçebe Türkmenlerin yerleşik düzene geçerek Anadolu'yu Türk yurdu haline getirip, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirlerle rekabet edebilmek amacıyla Hacı Bektaş-ı Veli'nin de tavsiyesiyle kurulan Ahi Teşkilatı’nın Anadolu’da kurulmasının amacı elbette ki siyasi ve sosyoekonomik bir mecburiyetten kaynaklanıyordu.

Bazı araştırmalara göre Ahilik Kırşehir’de kurulmuştur. Diğer bir görüşe göre Bağdat’ta büyük üstatlardan ders alan Ahi Evran bu teşkilatı Arapların kurmuş olduğu “Fütüvvet Teşkilatı’ndan” etkilenerek 1205 yılında Anadolu’ya gelmesinden kısa süre sonra Kayseri’de kurmuştur.

AHİLİK FELSEFESİ VE ANLAYIŞI

Ahilik bir ekonomik kuruluş olmakla birlikte aynı zamanda sosyal bir örgütlenmedir. Mensuplarını mesleki yönden yetiştirmenin yanı sıra sosyal yönden de yetiştirmeyi amaçlayan bir oluşumdur.

Ahi Evran ahlâkla zanaatın ahenkli birleşimi olan ahiliği çok itibarlı bir duruma getirmiştir. Böylece, ahilik yüzyıllarca bütün esnaf ve zanaatkâra yön vermiş onların işleyişini düzenlemiş, yeniçeri teşkilatının kuruluşunda önemli rol oynamıştır. Devlet adamları bile bu kuruluşa girmeyi şeref saymışlardır.

Ahi Evran Ahilik Teşkilatı’nı kurarken yalnız esnaf ve zanaatkârların bir teşkilat altında toplamayı hedef almıştır. Tabi aynı zamanda halkın ekonomik durumunu iyileştirmek, meslek sahibi olmak isteyen gençlerin yetiştirilmesini sağlamayı amaçlamıştır.

Kendisinin derici olması münasebetiyle işe ayakkabıcı ve saraç esnafını teşkilatlandırmakla başlayan Ahi Evran, kısa zamanda üstün becerisi, ahlaki sağlamlığı ve hakseverliği ile büyük bir ün ve saygı toplamış, kurduğu teşkilatın 'Başkanı, Ahi Baba’sı' olmuştur.

Bu kuruluşların temelleri başlangıçtan beri o denli sağlam atılmış, kuralları zamanın ve toplumun gereklerine ve gerçeklerine o denli uyum sağlamıştır ki, bu kurallar sonradan, kent ve kasabaların belediye hizmetleri ve bu hizmetlerin kontrolleri için de örnek alınmıştır.

Ahiler zanaat ve meslekleri için gerekli ham madde tedarikinden onun işlenişine ve satışına dek her aşamayı inceden inceye kurallara bağlamışlardır. Bu durum hem meslek erbabı, hem de üretici-tüketici arasındaki ilişkilerde, rekabet, haset ve kavga gibi sürtüşmeleri ortadan kaldırmıştır.

Ahi teşkilatına giren esnaf ve zanaatkârlar mesleki, dini ve ahlaki eğitimin yanı sıra askeri talim ve terbiyeden de geçerler, gerekli olduğunda ordu ile savaşlara katılarak düşmanla yiğitçe çarpışırlardı. Ahi Teşkilatı kurallara ve standartlara uymayan, kalitesiz mal üreten üyelerine de gerekli görülen çeşitli cezalar verirlerdi.

Anadolu'da Ahilik örgütünün ortaya çıkışını hazırlayan etkenler özetlenecek olursa eğer Doğudan Asya'daki büyük ve uygar Türk kentlerinden gelen çok sayıdaki zanaatkâra kolayca iş bulmak, yerli Bizans zanaatkârı ile rekabet edebilmek ve onların karşısında tutunabilmek için yaptıkları malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre ayarlamak zanaatkârlarda zanaat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek, ihtiyaç sahibi olanlara her alanda yardım etmek, ülkeye yapılacak yabancı saldırılarında devlet silahlı kuvvetleri yanında savaşarak Müslümanlık ve Türklük şuurunu, zanaatta, dilde, edebiyatta, müzikte gelenek ve göreneklerde milli heyecanı ayakta tutmak olarak sıralamak mümkündür.

Ahilik, işte tam da bu yönüyle Türklerin Anadolu’da kök salması ve tutunmasında önemli roller üstlenmiştir.

Ahiler Birliğinin Müslümanlara özgü yapısı 17. yüzyıla kadar sürmüştür. Teşkilatın kurallarına göre bir genç çırak olarak işe başlayıp kalfalığını da bitirdikten sonra eğer kendi başına iş yeri açmak istiyorsa bunu ustasının izni olmadan gerçekleştiremezdi. Bir kalfanın usta olabilmesinin ve kendi işyerini açabilmesinin en temel kuralı ustasından izin alması gerekliliğiydi.

İkinci önemli kural da yapacağı işle ilgili olarak açık bir pozisyonun olması gerekmekteydi. Aksi durumda kalfalıkla mesleğini sürdürmek durumunda kalırdı, ta ki bir açık oluşsun ve kendisine izin verilsin.

18. yüzyıla kadar esnaf ve zanaatkârlık altın çağını yaşamıştır. Ahilik gelenekleri ve daha sonra kurulan lonca teşkilatları bu sınıfı gerek nicelik ve gerekse nitelik yönünden geliştirmiştir. Bu gelişmeye devlet de büyük katkı sağlamıştır.

Hayatta her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi bir de bitişi vardır. Bu kural ahiliği de kapsamaktadır.

Osmanlı İmparatorluğunun çöküşünden Ahilik de payına düşeni almış git gide yozlaşmıştır. Sonuçta giderek loncalar bozulmuş, töreye göre değil, iltimasa göre atamalar yapılmaya başlanmıştır. Esnaf ürettiği malı satamaz olmuştur.

Bu dönem Devlet tam bir çöküş yaşamıştır. Nihayet 1912 yılında loncalar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Böylece 700 yıl boyunca yaşamış ve Anadolu halkının ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamında belirleyici rol oynamış olan Ahilik sistemi tarihe karışmıştır.

İttihat ve Terakki döneminde esnaf ve zanaatkârların yaşadığı bu çöküş çarkını tersine çalıştıracak çözümler aranıp bu kesimin devlet tarafından teşvik edilmesi, çıraklık mekanizmasının iyi işletilmesi gibi formüller üzerinde duruldu ise de bir sonuç alınamamış, Osmanlı İmparatorluğu gibi Ahilik sistemi de çökmüştür.

Günümüzde bu teşkilatın yerini her ne kadar esnaf ve zanaatkâr odaları almaya çalışmışsa da bu odalar Ahilik Teşkilatı’nın tarihte üstlendiği işlevi ne yazık ki üstlenememişlerdir. 19.10.2019 Derleme: Recep Akıl

______________/

Not: Bilgilendirme amaçlıdır. Yeterli görmeyen dostlar için İnternet'te daha geniş ve ayrıntılı bilgi mevcuttur.

Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 12.4.2021 05:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Recep Akıl