Tarihselliğini Arayan Düşünce 14

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Tarihselliğini Arayan Düşünce 14

14-]Aksine ürettiğiniz ekmek vardır. Ama ekmek başkalarınca ele geçirilmekle; ekmekten yoksun kalanca ekmek; çalınacak duruma gelmiştir. Ekmek yoksunu olanla, ekmek arasında; hırsızlık ilişki bağı yansır.

Yani üreten ve onu haksız bölüşen bir yapınız vardır. Genel olurla ve kaba deyişle; kimine ekmek verip (mal edindirtip) , kimine ekmek vermemeyle (çoğu kişileri mülkten, üretim araçlarından ya da üretim gücünden yoksun kılmayla) mülk yoksunu kişilerin, o malı (ekmeği) çalmaları vardır.

Yani müesses oluşla insanları ilk giriştiren, ilk toplumsal üretim tüketim girişmeleri hırsızlığı; hele de başka bir erdemsizlik olan cinsel ahlaksızlığı (zinayı) , ilk başlarda hiç ön görmemiştiler!

Nasıl öngörsünler ki. İçlerinde geldikleri komün yapıda özel mülkiyet, özel eşler olmadığı için hırsızlık ve ahlaksızlıkta yoktu. Bu yüzen yağmacılıklar dışında, hırsızlık akıllarının ucunda bile geçmiyordu. Hırsızlık yağmacılık gibi değildi. Yağmacılık dıştan aitleri olmayanlardan kendilerine bir tehditti. Oysa hırsızlık, içte kendi aitlerinden kendisine doğru olan bir tehditti!

Yani bencilliğin doyurulmasına denk düşen şimdiki, üretim ve tüketim ilişkileri nedeniyle; sosyo toplumsa yapının bir sözleşmesi vardır. Üretim ilişkileriyle yolu ile edilen ittifakı oluşumun içinde oluşan meslek ve iş bölüşümlerine yukarıda değinildi.

Sosyal birlikti yapılardan tutun da, güncel yapıya gelene değin, yapıyı bir arada giriştirenler; en temel (açlık gibi) nesnel giriştiricilerdi. Ve bunların bir tür insan zihni ile okunması ve sözlü anlatım öznelliği olanları o yapının ekseni çekimli çevrim merkezi olmanın bağıntısını oluşturdular.

Sosyo toplumsa yapının merkezindeki her bir bağımlılıklar, her bir ileri aşama girişmeleri ile billurlaşan bir mini minnacık çekirdek özelliği kazandılar. İşte bu çekirdek sosyo toplumsa yapınızı; ekseni olurla çekimleştiren ve müesses kurucu nizamın, sistem korunanları oluyordular. Bunlar sosyo toplumsa yapının, DNA’larıydılar.

Bu dönemlerin ilişkindik gerekmeli, giriştiren sözleşmeleri, şimdi bize ezoterik bir anlama olacakla kalmıştır. Bunun nedeni de içinde bulunduğumuz yapıyı biz çocukluk algılarından ötürü, ilkten beri saltık olanın oluşumu sanmamızdandır.

Bir şeyin tarihi liğini öğrensek te, bunun doğrusunu öğrensek de; tüm düşünme mantık kriterlerimiz yine de, haldeki verili mevcut ilişkinin, nesnel düzenletmeleri çevrimindeki kurallarına göre olacaktı. Bu da bizdeki sınırlanmanın tarihiliği gölgeleyen bir yansımadır. Burada bir yanlışlık yoktu.

Ancak o günler içinde, güncel bir olayın; bu kabilden geçmişle bağıntılı bir tarihselliğini düşünmek te, abesle iştigal olurdu. Bu günlerini tarihsel bağlarla ilgileyecek olduklarında, gerilerinde; geçmişleriyle bugünkü bu bağıntıları kurmalarını anlaşılmaz kılan, bir sis perdesi varken; elbette şimdiki tuzak kurarak avlanmasını da onlara; ata totemleri söylemiş ve öğretmiş olacaktı. Bilmenin kaynağı da, ata totem tabuydu.

Hal bu ki, güncel olan, geçmişin; gelişmiş, evrimleşmiş, olgunlaşmış olan ileri bir tarih sel olmanın, bir varyasyonuydu. Tamam, geçmiş ile şimdi arasında anlamsal bir kopukluk vardı. Ve sosyal özne birlikler şimdilerini; geçmiş ile olan kopukluğundan ötürü, tabu sak totem bağla girdi çıktı yapıyordular. Ama yine de siz; bu günkü yapı içinde bir girdi çıktı esaslı sistem düzeltmesini, neye göre yapacaksınız?

Yine halk düzlemine göre, rol ve modelleri değişmiş olan tabu sak totem anlamalarıyla yapacaktınız. Şüphesiz ki her zaman göz ardı edip te, aklımıza bile getirmediğimiz, bu ilk kurucu olan toplumsa gen sözleşmesinin ekseninde oluşacaktı. Bu bağlılıklar bir sonraya süreç kazancı ile değişmiş aktarımdılar.

Güncel olan sürecin gidi çıktı düzeltmesi ve geri besleme süreçleri yapılaraktan yeni çözümlemeler ve düşünceler ortaya koyacaktılar. Yapının temelinde bu vardır. Böylece ana zemini gözden ırak eden öznel yapılaşmalar; hep sanal ve afaki anlamlandırma ve anlatımlar üzerinden, “Allah razı olsun” gibi temennaca olur, kişiler düzeyli yaklaşım anlamalarını; topluma götürücü yanlışları oluştururlar.

Bu nedenledir ki, bu ezoterik oluşa ne kadar karşı çıkarsanız çıkın; her toplum tarihini başlatabildiği yere kadar uzatarak bir başlangıç oluştururlar. Bu nesnel bilinmezleri sözleşişle kurucu yaptıran düzen aktarımı, bunun için hani neredeyse dokunulmaz olan kutsal kişilerin şahsında sembolize edilirler.

Bir sosyal alanın ahlaki kurucu tutumlanması da böyledir. Sosyal yapı içindeki, ahlaki değerlere dek manzume sembolleşmeleri; bir kanaat önderine, bir peygamber denen o kişiye ya da o kişilere değin götürülürler. Böylece esas kurucu olan nüveye dek zorunluklar; sosyo toplum büyüklerinin anılması çevresinde, bir ekseni dönüşme var ederler.

Açıkçası, toplumlarınız temel gereksinimdi girişmeli sözleşmeler temeli üzerinde oluşurlar. Toplumlar; senin, benim; afaki kanı ve kanatlarımıza göre, sanal fikir özgürlüğümüze ve dini inançlarımıza göre düzenlenip referanslar almazlar. Bu nedenle fikirler, bu temel eğimlerin dallanıp çatallanan ve güne göre oluşan; güncel nesnel ilişkilenmeleri üzerinde, üretim tüketim konularının varyasyonu olacakla, bir anlam ve değerlilik, kazanırlar.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 30.5.2012 23:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya