10-]Bugünkü anlamla, “insan” sözcüğü; ittifak öncesi sosyal yapıların, sırf kendi bencilliğinden ve kendi toteminden başlattığı bir anlama, olmaları kaçınılmazdı. Eğer o dönemlere bir insan olma kavramı atfedeceksek(!) böyle bir ortak tanımlı lığı, her bir sosyal komün birliğin kendi totemi, anlatıyordu.
Her bir sosyal birliğin kendi totemi, kendi insan olmasını tanımlıyordu diyebiliriz. Kendi totemi aitliği olanların dışındakiler, bugün bizim anladığımız manada bir insan oluş tanımı içinde değildiler.
O günlerde olmayan insanlık kavramı, her totemi aidiyetin kendisini ifade ediyordu. Veya biz bunu böyle anlamalıyız. Bizim bugünlerde “insanız” derken, tanımladığımız aitti oluşmanın ve bencilliğin, merkezinde; o günlerin insanı “kendi totemi aitliklerini” anılıyorlardı. İttifak içinde de bu anlayış bir süre böyle sürdü gitti.
Eğer bir insan soy oluş, o dönem için tanımlanacaksa; her bir totemi aitliğin kendi totem bencilliği, kendisinin insanlığı ve var oluş yaşama hakkını, temsil eden yekvücut harekettiler.
Yani insanlık, yine onun totemi bencilliği üzerindeki bir tanımlama ve anlam bulan belirtilme olacaktı. Diğer totemiler ise, insan olmayan, çevredeki bencillik rekabetine ve savunma tehdidine denk düşen, her hangi bir şeydi. Hatta avı bile olabilirdiler.
Totemi yapının sosyal evrimi; totemi yapıyı getirdiği bu aşama varyasyonu içinde, diğer farklı totemi varyasyonlu üreten, uzman yapılarla; bir şekilde temas girişmesi içine soktu. Böylece totemi yapıları ilk kez giriştiren, temas ettiren bir kombinasyon ortaya çıktı. Bu kombinasyon sözleşen, ahitle şen bir (ittifakı) yapıya doğru gelişen, bir sosyal evrim sürecini başlattı.
Sözleşen (ittifakı) yapı; her birinin, bir totemi ile bir bir çokla şan; bir totemi sosyal kültür ve üreten bir nesnel uzmanlık yapının organizasyonunu; kendiliğinden giriştirdi.
Bu girişmeye uygun yeni söylemli totemi meşrulaştırmaları, yapının ilahça düzenlemesi oldu. Totemi bencillik artık totemler birliği sosyal bencilliği ile “insan olmanın bilincini ve insan olmanın ilah ve ilaheler kültürünü” ortaya çıkaracaktı.
Sosyal ve toplumsal evrimin geldiği köleci aşamada, İlahlar önce kendilerine hizmet eden (kul-köle) olurla mevcuttaki hali yansıtır insanları yaratacaklardı! Bu yeni yaratma bilinci, ittifakı yapıyı ilahlarla düzenlemenin de sonunu getirecekti. Gelişen yapının çelişkileri, düzenlemeyle çözümlenemeyecekti!
Bu ilk kez insan yaratma işinin içine, her bir totemin kendi totem aitliği olan tanımlamadan, bir parça özellik (totemler suretinden) konuşla, totem karakterden parçalar konuşla, bir karışım olan; kilden çamurdan, toprağı sekileyip, yepyeni bir insan formu yaratılacaktı. Artık yeryüzünde, ilk kez oluşla insan tanımlanış düzlemi doğmuştu! İnsan bağlacı, ittifakların ilerleyen sürecine, bir armağanıdır.
Bu insanlık kavramı adım bağlacı, temas etmeyen etnikti totem tabusunu; temas eden sosyal kültürlü totemler (ilahlar) tabusuna dönüştürecekti. Plural olan her bir totemi aitlik, şimdi ittifak içinde; yep yeni bir görünüş ve kavranışın anlaşılması olan, politeisttik bir biçime bürünmüştü.
Eski sosyal birlikçi etnik kültürlü totemi plüralist (tekli) mantık yerine; tümü ifade etme, anlama ve anlatma, kavratma şekilleri de bundan böyle, bu politeisttik çoklu mantıkla gelişmeğe başlayacaktı.
8-İnsanlık kavramı; etnik sosyo tabusak engelin aşılması için yaratılmıştı
Ve yeni haldeki belirmiş olan sosyo toplumsa olurlu, sınıfsal çelişkilerin macerasını, “insan” olanın yaratılmasıyla, şahsına düşen payla açıklayacaktılar. İnsan çoklu mantıkla kavranan ve kavratılan bir kültür süreçlerinin tümleriydi. İnsan sıfatı, daha sonra biyolojik bir canlının da, adı olacaktı.
İnsanın erdemsizlikleri (insanın kötülüğü, mal mülk sahipsizliği) , insanın yaratılışındaki pay ediliş olan, “insanın kaderi”, anlamasıyla ortaya konacaktı. Ve bunun yanında bir de her bir totemi yapıların kendi totem kardeşliği, ilanen kardeşliğin önündeki en büyük engeldi.
Çünkü bu aşamaya dek gelen sosyal süreç, bütün olup biten nesnellik ve zorunlulukları; nesnellik ve zorunluluğun girişen gözlemsel organizesini; ilinekti öznel totemi anlamalarla çevrime sokuyorlardı. Sosyal yapının devindiren temeli, nesnelliğin bilgisi olmayıp, nesnelliğe ilişkin yorumsa totemi öznel anlamasıydı. Sonuçta totemi öznellik, ilerleyen bölümde görüleceği gibi nesnel çevrimin yorumsal yansımasıydı.
Totemi kardeşliğin aşılması; yepyeni bir “insanın kardeşliği” anlayışıyla sindirilir olacaktı. “İnsanlık” anlaması yeni yapının ve bu güne gelen sürecin de, yeni bir totemi anlamalı, tabu sak bir sembolizm noktası olacaktı.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 25.5.2012 09:49:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/05/25/tarihselligini-arayan-dusunce-10.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!