9_]Bencilliğimiz içinde, kendinize göre, kendinizin bilinci vardır. Ne var ki; sizi, size göre değerleyen ve sizi siz gibi kişilerle ve doğayla giriştirilmesi karnınızı doyurmak için bile olsa, giriştirmenin ölçüsü yine de bencilliğimizdirler. Bilim ve bilginiz, büyücülüğünüz de hep bu bencillik ölçüsü üzerine otururlar. Sizin dışınızdakilerle ilişkileriniz içinde de bir giriştiren hep, bencilliğiniz olacaktır.
Bu bencilliğiniz sayesinde, olay ve olguları kendi bencilliğinizden başlatıp, sonra da çevreden olay ve olguları üzerinde dolaştırışla, kendinize doğru gelen bilinçlenmeye ulaşmışsınızdır. İşi, bencilce kısır noktadan ele almanız; sizi bugünkü uygarlık düzeyine getirmiştir. Bencilliğin akışı, konturları tam olmayan ve hiç bir zaman da tam olmayacak olan, bir yol eğ imlenmesidirler.
Yani insanlar, bencillik giriştirmesi ile konuşuyor, yapılaşıyordular. Girişen yapısal nesnel süreçlerin eğimiyle de yol alıyorlardı. Bu eğim içinde edinilen bilinçle; kimi kez de insanlar yolunu, istedikleri gibi biçimliyorlardı. Kişisel bencillikler, önce sosyo öznel bilinçle frenlenip kamufle edilerek sosyalleşmiştir.
Sonra da “sosyo toplumsa özne bilinçle” düzenlenip ilişkilenmiştirler. Önce sosyo tolumsa özne bilinci tıraş ederseniz, altında “sosyo özne bilinç” ortaya çıkar. Sonra da, sosyo özne bilinci kaldırdığınızda, altında som denecek denli, “kişisel bencilliğiniz” ortaya çıkar.
Kısaca değindiğim bu yolla insanlık kendi serüvenlerini başlatmıştır. Bilim dahi bu yolla başlayıp; bilimin sınıfsal olan kar güdüsüne hizmet eden yanı, daha büyük oluşturulup finanse ediliyor. Yani bilimle tanışmamız bile, çok büyük yanıyla ilkte tüm insanlığın ve evrenin hayrını baz alışla devinmese de, egemen sınıf insanların kazanç ve kar hırsı bencilliği sayesindedir. Ama şüphesiz ki bu yol şimdi tümden de, sadece bencillikler bağlamı içinde oluşlarla da sürmüyor.
7-Sürecin doğal yollarını, ilineksel olan düşünmeyle öznel anlaşılması
Başlangıçtı süreç içinde, ilk sosyal birlikler oluşmasına değin girişmeler içine gelişte, sosyal birlikler grup ve sürü yaşam envanterlerinden malzeme edinilmişti. Bu malzemeden, sosyo öznel bilinç ve bir totemi aidiyetler anlayışı oluşturma etkinliği süreç boyunun akış dinamiği olacaktı. Bu etnik oluşmalı yapı, on binlerce yıl yöresindeki diğer sosyal birlikler ile temas etmeyen, ama diğer sosyal birliklerle bir şekilde karşılaşan bir yapıydı.
Bu yapılar, temeli kişi ve kişiler bencilliğinden kaynaklı barınma, savunma ve beslenme gibi bencillikti birleşmelerin; öznel olurlu ve insan egosu salınımlı bir iç düzen yapı devinmeleri vardı. Ve yine bu iç düzenli yapıların bir de kendisi dışında gerçekleşmelerle bağlı olduğu, dış nedenli devinmeleri vardı.
Bu dış nedenler kişi ve kişiler bencilliğinin giderilmesindeki sağlanır oluşla etkilidirler. Dış nedenler, çevredeki avcılık ve toplayıcılığa uygun olan; bol, verimli sunumların bulunup bulunmamasına denk düşer durumdurlar. Çevrenin besin sunumu; sosyal biçimleniş üzerinde, sosyal yapı nüfusunu sayıca değiştirir olmak gibi bir salınım çevresinde çevrimleyişle, nüfusu dönüştürür olmak gibi bir belirlemesi vardır.
Yani av ve meyveye dek kıtlık veya av ve meyveye dek çokluk gibi dış çevrenin nesnelliğine bağlı dış nedense oluşla çevrenin; o sosyal nüfusun dağılımı üzerinde dış güden biçimleyici oluşu vardır. Bu biçimler oluş yörenin birlik üzerindeki, kendi kendine bir organize ya da koordinasyondurlar Yapıyı düzenleyen yaşantılar kültürü de, totemi aitlik olan o yapının etnik kültürüdürler.
Çevredeki her bir sosyal birlikler, o sosyal birliğin kendileri dışında ayrı bir etnik totem soylu sosyal grup olabilirdi. Veya çevredeki kaynak kıtlığı nedeniyle, bir varyasyon sayısı etrafında salınım veren totemi birliklerin kendisinde kopan, bölünen, nüfus göçü ile doğum yapan gruplar olabilirdi. Doğum yapan grup, yavru grupla, kendileri; totem soyluydu. Kendi varyasyon kültürlü, totem soydaş gruplardı.
Totemi anlama, kendisini; kendi egoizmlerini özeğe alan bir aitti tanımlamadırlar (bk. Tabu ve Totem) . Bu nedenle hemcinsi olan diğer totemi sosyal birliklerden kimisi; bir başka totemi yapının aittiler olmamakla; ne kendisi gibiydiler ne de kendisinden birisiydiler. Yani bugünkü anlaşılan deyişle, her bir totemi tabu, diğerine göre “insan” değildiler. Çünkü o günkü sosyal kültür, insanlık tanımlaması ihtiyacı içinde olmamakla, bu gibi tanımlamalar üzerinden rezonansa gelmeyi bilmiyorlardı.
İnsan ve insanlık tanımımız o günlerde, kuşkusuz ki yoktu. O günlerde bugünkü anlamıyla “insan oluş” sadece ve sadece; kendi totem soylu aitte si olabilmekti. Bugünkü gibi “insan olmada” buluşma gibi bir anlayış birliği yoktu. Çünkü böyle bir ihtiyacı ortaya koyacak gerçekleşmeler de ortada yoktu.
İnsan kavramı ittifakı düzenlemeler içinde, totemi tabudan ötürü uyuşmayan çelişkileri aşabilmek için, yepyeni bir yaratılışla ilahlar görünüşünden (totemler suretinden) olan insan ortaya konacaktı.
İttifak içinde, artık herkes ayrı ayrı totem soy oluşun belirlenimciliği yerine, aynı bir tanrının yaratılış ve ruh suretinden oluşla, kurallaşan “ o işin öyle olurlusuna referans” olucu bir anlayışla iletişime ve temas etmenin, birleşmenin; meşrulaşışlar özeğine geliyorlardı.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 25.5.2012 09:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!