Tarihselliğini Arayan Düşünce 01

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Tarihselliğini Arayan Düşünce 01

1-İnşa Ve Tarihsellik

Doğada, ister doğal süreçler olsun, ister sosyal ve toplumsal süreçler olsun, ister öznel süreçler olsun; tümü de bir kendilik organize oluşlarla inşa oluşturlar. Yani kendisinden önceki yapının üzerine yapıyı eksen edişle ya da yapıyı eksenine ilişkindik kılışla (inşa edişle) , devinirler.

Eskinin yeni içinde kapsanması, eskinin yeni içinde denetilir olmasıyla olasıdır. Yalın olan a ve b gibi iki birleşme; yeni olan bir bağıntı durumu ortaya koyarlar. Ki a+b= ab olmayıp ab toplamından biraz fazla olan yeninin bu kompleks olur bir denetim mekanizması olmasından kaynaklanır. Yine a+b bileşiğinin biraz olan fazlalığı; a, b de tek tek olmayan yepyeni özellikle olur muktedirliklerinden de kaynaklanır.

Bu nedenle yeni inşanın geçmişe dek olur öncesi; o, olgu ve olay sürecin tarihselliğidirler. Ki tarihsel inşa o şeyin adeta fosil kayıtlarını ele verirdirler.

Bu nedenle inşa olan süreçler, devamlı gelişir olay ve olgu oluşla, büyür; seçme ayıklama süreçleri ile evrimleşir ve ileri doğru akarlar. Geri dönüşler, evrenin temel ilkesi olmamakla beraber, sürekli olmamakla ve geçici olmanın dışında, kalıcı olmaları söz konusu olamaz. Çünkü çoğu kez geri dönüşü destekleyen dış çevre şartlarının olmaması nedeniyle bu geri dönüşlerin sürekli oluş desteklenmeleri de olası olamaz.

İkinci olaraktan da yeni inşa bu geri dönüşlere izin vermez. Çünkü yeni inşa, yeni üzerine olan inşadır. Yeni olan, eskiyle ilişkilerini taşıyamaz olacağından, yeni eski olanın belirleyiciliğine izin vermez. Ancak mekanik dönüşlerle çok büyük güç harcayarak bu sosyal ve toplumsal geri dönüşlü yapılar da, bir süre aktif yapılabilirler.

Her olgu, olay ve süreçler kendi içlerinde geçmişe ilişkin fosil kayıtlı içsel nedenleri bulunması yüzünden, geri dönüşlü eğilim taşırlarsa da, dışarıda; taşıdıkları bu geri bulunuşu sürdürecekleri bir ortam olmayabilmektedir.

Olgu olay ve süreçlerin içlerinde taşıdıkları bu girişmiş, kırpılmış yapılar üzerine olan inşaları içinde, geçmişte olmuş bitmiş zamanları içerirler. Geçmişte olup biten inşa içi izlek, inşanın içindeki yeni zaman yeni olay ve olgularına da yansırlar. Bu yansımalar, zamanla bir hatırlama, bir bilme, bir ilham bir eğilim nedeni olurlar.

Bir yapı, eklemlenebilir olan davranışları ve girişmeleri sonunda olay ve olguları üzerine alıp, kesikli sürekli oluşla hem evrimleşir ve hem de gelişirler. Hiçbir nesnel, öznel yapı bundan ari kalamaz.

Eğer bir yapı gelişemiyorsa, o yapı çıkmaz yola girmiştir de, ondan. Söz gelimi, değişmezlik atıflı dinler böylesi bir çıkmaz sokağa girmekle, kendi ayaklarına kurşun sıkmıştırlar. Bu kabil düşünceler, dünyayı saltık ve değişmez sanmanın mantıktı yanılmasıdırlar. Bu nedenledir ki Yüce Tanrı anlayışlarını da bu yanılsamalar üzerine oturtmuş olmanın direnççi mücadelesini verirler.

Ama her hali karda da yanılgılarını basit baypaslarla düzenleyip, bu inançlarını yürütürler. Buradaki yanılgı, Yüce Tanrı anlayışımızı; ne Saltıklı olma, ne de; ne de saltık olmama üzerine oturtmanın kalıpçı kısır yaklaşımlarıyla, Yüce Tanrının olası muktedirlik ve güç yet enliğini de kısıtlamakla, Yüce Tanrıyı sınırlandırmalarıdırlar.

Sümer’den beri toplumsa girişmeli şehir devletleri yönetiminin başı olan Lugal; aynı zamanda da rahip krallardı. Yani otorite olan yöneten toplumsa temsililiğin yanında, sosyal kültürün anlama, anlaşılması olan totemizm sembolizmini de temsil etmekteydiler.

İttifakı girişmelerin gelişen toplumsa dinamizmleri; ilişkin sosyo toplumsa yaşamın, her şeyini sürekli değiştiriyordu.

Bu değişmeleri kullandıkları kelimelerin kullanımları içinde deki anlam değişmelerinde görmek te olasıdır. Kendilerini yöneten, siyasi ve idari otoriter yapılara verilen isimler; her biri aşama aşama; farklı anlatımları içerir olan, isim almalarından da anlayabiliriz.

Evrenin kralı tanımlı, olan sözcük ittifakı girişmenin geldiği görkemli noktanın bir belirişidir. Böylesi kavramlara gelişmişlik düzeyine ilişkin siyasi anlamlar içertmek; İttifakı gücün tahmin dahi edilemez muktedirliğiyle kendisini, kendi çevresine ihraç ettirmenin bir azametidirler. Ve bir önceki aşamalara göre şimdiki gelinen aşamanın çok farklı oluşlarını ortaya koyan gelişme farklarıdırlar da.

Ne olmuştu da yöneticilerine; önce ensi, sonra patesi, daha sonra da lugal derken; şimdi de, evrenin kralı deme gereği duymuşlardı? Bu kavramların her biri bir önceki duruma göre değişmiş, gelişmiş olan aşamaların; siyasi, sosyal ve kültürel dönüşmeleri olmakla, bir önceki sözcüklerle ifade edilemez olan anlam değişmelerinden kaynaklanıyordu.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 19.5.2012 23:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya