Makale
Fikirleriniz geçmişi ne kadar kuşanırsa, gelecekte o kadar sizi kuşanır.
Hiçbirşey birbirinden bağımsız değildir.
İnsan daima geçmişin içinden bir geleceğe varır.
Hep öyle olmadı mı? Ancak hakikatte daim bir gelecek, geçmişi ve geleceği anda bütünler.
Henüz ulaşılmamış zamanlar dahi,bir milat için yazılıdır.
Geçmiş yüzlerce yıllık tarihleri düşündüğümüzde; bizler kendi yaşadığımız çağı bunu bir milad olarak adlandırabiliriz.
Meselâ yakın geçmişte bir fikriniz,şimdiki belirli bir tarihe kadar nice fikirlerde hayata tamamlar sizi.
O vakitler ki; şimdiki bu zamana kadar fikirleriniz, size dair başlıbaşına bir yaşam felsefesidir.
Ve aslında düşüncede nerden ve nasıl başlayacağını bilmeden; ama iç başlangıcını hep bilerek ve biliyorsan aslında başlangıcı, yazmaya da ne gerek, oku kendini okuyabildiğin kadar diyorsun.
İnsan kendini hakikatle okursa tuttuğu kalem değil, kalbidir.
Buyuzden şimdilerde kalem tutanlar ile kalbleri tutanları belki de net okuyabiliyoruz kimbilir?
Günümüz ve geçmiş nice tarihlere baktığınızda hep öyledir.
Bir yanda kendi insanlığının ve kalbinin idaresinde olup yazanlar, diğer yanda kalem oynatanlar vardır.
Günümüzde birde kalemi pergel olanlar vardır ki küresel karşıt bir sistemin sözcüsüdür onlar.
Buyuzden belli bir kavramda sabit olup, dönüp dolaşır fikirler.
Soft bir mantıkla kendi gibi yazanlar ve mantık üstü bir sisteme yazanlar vardır.
Herşeyi net ve açık okumak kolaydır buyuzden.
Biliyor musunuz bir tek harf bile dilerse, size aslını yansıtır yoksa harfin ne dediğinin ne önemi var?
Kendi kelimelerine bütün olmayan insan, heryerde hecesiz kalır.
Mühim olan sözlerin insanı hayata tamamlamasıdır. Gerçek bir okuma şekli de odur hakikatte.
Günümüzde kim kimi okuyordan çok, kim kimi nasıl okuyor tartışmasını yapabilmeliyiz.
Ben yüksek lisans bitirmedim ama lisansım hep insandı.
Ve kendimi bildim bileli kalemi tek bir iradede tutuyorum.
Eğer şimdiki vakte ermeden öncede geçmişte nice fikirlerimi derleyip toparlayıp nizama
getirseydim, şimdi ki öznemde hakiki fikir insanı değil, soft fikriyat lisanı olurdum muhakkak.
Belki günümüzde okur yazar adını alır, daha farklı şeyler yaşar veya yazardım.
Ve o zaman insanlarda beni çok başka okur veya anlardı muhakkak.
İşte o başka okumayı şimdiden yaşamaya çalışıyorum aslında ben.
Çünkü ben şimdilerde insanların kafasına göre okuduğu biri değilim.
Bizi gerçekte kendi kafalarına göre yazan çizen olmuş olabilir, oysa ben o yazılan veya çizilen de değildim.
Hayata tertemiz bir başlangıç sayfası olduğumuz halde, imkan dahilinde olan şeyler adına;
insanlarca karalanan olduk hep!
Günümüzde ise ne yazarsanız yazın, birde algı dilinin çok işlevli türevleri ve türenenleri sizi başka dilde okur ve insanlara öyle yansıtır.
Eskiden raftan bir kitabı alır ve insanı okurduk artık öyle değil, insanlar raftadır ve algı dili heryerde insanın gelmişini geçmişini kendi kafasına göre okur
veya topluma öyle lanse eder de öyle çoklu okurlar.
Bunun üzerine çoklu okuma tezi dahi yazılabilir.
İşte o zaman ancak anlarsınız ki; insanın yazgısı; onun en güzel yazısıdır daima.
...
Hayatta aslında gerçekten bir ödül almanın, hayata taktiri şahan bir eser bırakmak olmadığının,
gerçekliğini de gördükçe bunun aslında pekte kavramsal birşey olmadığının kanısına varıyorum.
Önemli olan dünyaya bir eser vermek değil, dünyaya bir eser olabilmektir.
Ve o eserde tüm dünyaya gerçek bir mesaj verebilmektir.
Buna misal olarak dünyaya kendince özgür ve doğal olarak net bir imaj katan insanları örnek gösterebiliriz.
Farklı fikirler heryerde ve herzaman her tarihte vardır.
Önemli olan kim olursak olalım, ne yaparsak yapalım önce insan olmanın hakiki aslına varabilmeliyiz.
Gercekten tarihte insanlık için birşey yazanları; ırkı, dini, kökeni ne olursa olsun,
aynı ruhu taşıyan insanlar olarak görmekteyim şahsen ben.
Tarihe baktığınızda nice farklı ülkenin düşünürleri hangi yaşam statüsünde ise ancak
tek bir fikirde bir yaşam kompozisyonu oluştururlar.
O zaman nerde olursanız olun, fikirlerde bir yaşama erebilme realitesi vardır.
Önemli olan hayatta sizi kaç kişinin okuduğu değil, kaç kişinin okuduğuna sizinle varabilmesidir.
Önemli olan kelimeler değil, insanın birbirini okuyabilmesidir.
İnsanın gerçek ödülü oradadır aslında; sizi okurken insan, siz ödülünüzü alırsınız zaten.
Yaşanan hakikatlerin üstünde de bir hakikat vardır.
Kaleme düşmeden bir yazı kaderdir her insanın düşüncesi.
İşte buyuzden insan kendi fikrine ermeden bir kimlik olamaz asla.
Çünkü tarihin kimliği, önce insandır.
İnsan tarihî hakiki ve doğru anlamda okumazsa şayet, bu gelecek nesilleri de hiçe saymak olur.
Oysa hiçbir ödül hakiki tarihi satın alabilecek kadar önemli bir meta değildir.
Oysa tarihin bir köşesinde öylece kalır o ödüller.
Çünkü gelecek nesiller hakikati daima öz tarihinden okur.
İnsanın hayata dair tarihi kimliği alacağı ödül de değil, tarihe de gerçek bir kimlik olabilmesinden geçer.
Ve kimliği için insanın hakikat adına hiçbirşeye ödün vermemesinden geçerlidir.
İnsan tarihi yazarken tarih olmamalı bilakis bir tarih uyandırmalı içinden.
Onlar hayatta hiç ödül almadılar belki ama tarihe bir mihenk taşı oldular. Çünkü bizzat tarihle harmanlanmıştı onlar.
Bir Çile misali; Diriliş için uyanabilmeliydi insan kendi tarihine.
Onlar ki bir tarihî yazanlardan çok, hakiki kudret eli altında tarihe yazılanlardı.
Zaman ki; yüz yıllık konferansları dahi an'da bütünler.
Şimdi buyuzden onlar her zamana varlar da; onları tarihte hiçe sayanlar hani nerde?
Yaşam felsefesi derindir bilene, bilmeyen felsefe yaptığını zanneder durur.
İstiklâl Marşı ödülünü almayan ve onu milletine armağan eden bir fikrin önünde durabilecek bir güç mekanizması yoktur.
Çünkü; "Allah bir daha bu millete istiklal Marşı yazdırmasın." Diye dua etmek, ağır bir tarihî bilincin kuvvetini de içinde barındırır.
Belki de yüzlerce bir kitap hayali kurduysak geçmişte; bu şimdi belkide yazdığımızdan hiç öte değildir.
İnsanın bazen yaşadıkları kainat sayfası adetincedir.
Belki de tonlarca şeyler yazmak hayata;
Hayatı an be an yazmaktan daha değerli değildir!
Hayata birşeyler yazmakla, yazılan hayatı okuyup yaşayıp ve yazmak çok başkadır buyuzden.
Kayıt Tarihi : 23.2.2020 23:42:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tuba Gürdere](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/02/23/tarihin-kimligi-once-insandir.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!