Tarihi Yürüyüş Şiiri - Serhat Karadumanli

Serhat Karadumanli
31

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Tarihi Yürüyüş

1.
Tarihin koynundan kopup düstük yollara
Yasemen kokusunda, akik renginde
Geldiğimiz ve gideceğimiz yere ait bir ıslık dilimizde raksediyor
Buram buram kekik tadında.
Bizi ugurlayanlar
Onurlu bir gülüşün dövmesini işlediler dudaklarımıza.
Ne kıyımlar, kıtlıklar
Ne zulümler, sömürgenler, yılgınlar
Silemedi, eskitemedi o kadim gülüşümüzü.
Kimimiz göndere çekildi
Elimizde sancak oldu, bileğimizde güç
Gecemize yıldız oldu
Isıltıları yayıldı gökyüzünden derin koyaklara
Hırçın dağların kuytuluklarına
Yüzümüzün karanlık kıvrımlarına gizledik öfkelerini
Taşlara, lahitlere, çinilere, kilimlere işledik
Sevdalarının çıngılarını
İnatla yürüdük, durmadan yürüdük
Onyıllarca, yüzyıllarca, binyıllarca yürüdük.
Tökezlendik, kapaklandık bazen yere
Kendi dizimizden güç alıp
Nasıl düştüysek kalktık yine
-Aman- demeden
-Ah- demeden...
Bulutların demlerinden
Çağların buğularından
Sudan ve ateşten geçtik.
Ne mızraklar, kılıçlar
Ne oklar, baltalar
Gürzler, prangalar, yılan dilli hançerler
Hepsi ama hepsi
Kum misali dağıldı bedenlerimizde
Ne bombalar, kurşunlar
Ne sisler, hızarlar
İtfaiye kancaları, demir çubuklari
Binbir zehir kusan gazlar
Hepsi ama hepsi
Tatlı bir meltem gibi okşayıp
Aktı gitti libaslarımızdan
2.
Ve bengiler hırsla dövülürken
Yeni bir cenk başladı kıyasıya
Neslimiz yaşasın diye
Yüzbinlerce yıllık düşlerimiz solmasın diye
Fırladık ağzı köpüklü
Sağrısı terlı doru kısraklarımızla
Sürek avının acımasızlığında
Düştük ölüm meleğinin peşine.
Soluğumuzun kızgın yalımlarıyldı ensesini yakan.
Tuttu yere çaldı ölümü en yiğitlerimiz...
3.
Dizginleri hiç kısmadan
Genzi yakan dumanların, yıkıntıların
Kopan kollarımızın, bacaklarımızın arasından
Yolumuzu aydınlatan
Meşaleye dönmüş bedenlerimizin
Parçalanmış cesetlerimizin önünden
Ağulu bir şıraymışcasına akan intikam nehrinden
Doldurdum mataramı
Ve
Şaha kaldırıp, doludizgin
Çatlatırcasına sürdüm
Ağzı köpüklü, sağrısı kanlı
Bastığı yerden kıvılcımlar saçan doru tayımı.
Çekip terkisinden mataramı diktim başıma
Kana kana içtim ve..... sarıldım kabzasına...
Gözlerimin pususunda namlusunu okşuyor
Benden önce ölümsüzlük şarabını yudumlayan kardeşim...
Al yüreğimi arkamdan gelen
Al yüreğimi siper yap
Alnında kızıl şafaklar dalgalandıran
Ve gelenlere devret zamanı gelince
Nasıl devrettiysem sana...
Dalgalandırsınlar beni de
Kumunu kanımızla kardığımız ülkenin burçlarında...
(Yunanistan 2002)

Serhat Karadumanli
Kayıt Tarihi : 27.7.2005 00:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Serhat Karadumanli