Mazlumdur yurdum insanı...
Mahcuptur, yanlış yapmaktan çekinir...
Misafire en güzel eşyalarını sunar...
En güzel yerlerde yatırır...
En güzel yemekleri yedirir...
Misafir ise yurdum insanımı;
Kendine kul sanır...
Ezmeye, horlamaya başlar...
Onu yok sayar...
Kendisine uşak sanır...
Hem tarlada, hem cephede mücadele eder...
Üzümünü, salkımını misafir yer...
Bir zabit ise derin düşüncelerde...
Mücadele eden, sakatlanan ve ölen yurdum insanı...
Her şeye layıksın yurdum insanı...
Gözlerindeki nuru dışarı yansıt...
Sen her şeye layıksın diyen bir zabit..
Sarı saçları rüzgarla dans ederken;
Mavi gözleri ufkun ötesiyle dans ediyor...
Fikirleri, düşünceleri her dışa yansıdığında...
Kendi ülkesinde sürgün yiyen bir zabit...
Emredersin diyerek muzaffer olan zabit...
Her sürgün onu yüceltirken;
Sürgün edenler küçülmekte...
Düşünceleri, fikirleri dışa vurduğunda;
Yeni sürgünler gelip peşi sıra...
Emredersin der muzaffer zabit...
Aslında sürgün diyenler ölüm fermanı der gibi...
Yeni sürgünlere görevlere iter onu...
Yaratan, zabitini muzaffer kılar...
Yeni büyük zaferlere..
Şikayetçi değildir dese de...
Tek üzüntüsü anlaşılmamaktır...
Yurdum insanı eller üstünde olmaya layıktır...
Ne yapsam azdır diyerek...
Sevgi ile ölüme atılmıştır...
Silah arkadaşları ve askerleriyle...
Resul ocağıdır onun dostları...
En güvendiği yerdedir..
En iyi bildiği yiğit meydanında..
Bu meydana her babayiğit çıkamaz...
Çıksa da Mustafa Kemal ATATÜRK gibi...
Tarihe altın harflerle imzasını atamaz...
Murat Akbaş
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 11:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hainliğin Sınırı Yoktur 2018 kitabımdan alıntı... Sayfa 11-12
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!