Hikâyeleştirme ya da tarih iki türlü yazılır. Tarih bir fatihlerin (yenen-yöneten mülk sahiplerinin) gözüyle tarih yazmaydı. Bir de fethe uğrayanların (yenilen- köle olan. Sahipliği hükmedilmesinden sonra gelenlerin) gözüyle tarih ya da hikâye yazmaydı.
Günümüz tarihi daha çok fatihlerin gözüyle yazılan tarih olmakla gelenekler, dinler, inançlar fatihlerin söylemi ve anlatımı olan tarihti. Burada fatih oluş söylemi bir haklılık bir doğruluk olan söylem değildir. Kendi öncesine göre şimdiki egemen fikri uygulamanın inşasını sürdüren hareket olmakla fatihliktir.
İnsanlık tarihi gerçekten de bir üreten ilişkiler ve üretim hareketi tarihidir. Üretim hareketinden önce ne insan vardır ne de hemcinslerimizin esamisi okunurdu.
Çok sonraki zaman içinde hemcinslerimizin ataları da olan süreçlerde egemenliğin virüs ve siyan bakteriler eli ile yosunlara (alglere), liken ve eğrelti otlarına oradan da dinozorlara ototrof ve heterof beslenmeden sıcak kanlılıkla yamyamlıklar rekabeti içinde olan bir dünya gerçeği vardı.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta