Tanzimat Edebiyatı'ndan Bugüne Türk Şii ...

Hilal Erboyacı
140

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Tanzimat Edebiyatı'ndan Bugüne Türk Şiiri (4)

Milli Edebiyat’ta Şiir (1911-1923)

Milli Edebiyat Akımı’nı hazırlayan nedenlerin başında ülkenin içinde bulunduğu kaoslar ve bunalımlar vardır. İmparatorluğun artık son demlerini yaşadığı bu yıllarda fikrî ve siyasî akımların sayısı artmıştı. Bunların içinde Osmanlıcılık- İslamcılık- Türkçülük – Batıcılık gibi farklı görüşler vardı. Bu akımlar içinde Türkçülük, sosyal realiteye en uygun anlayışı temsil ediyordu. 25 Ocak 1908’de Türk Derneği’nin başlattığı harekete daha sonraki yıllarda Türk Yurdu, Türk Ocağı gibi dergiler de katıldı. Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi isimler Türkçenin sadeleşmesinde, milli zevkimize ve anlayışımıza uygun bir edebiyat oluşmasında öncülük ettiler.

Daha önceki yıllarda da bazı isimler ve anlayışların Türkçeyi sadeleştirme ve ona gereken değeri verme çalışmaları yeterince başarılı olamamıştı. Mehmet Emin Yurdakul’un 1897′ li yıllarda yazdığı:

Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.


Muhammed’in kitabını kaldırtmam;
Osmancık’ın bayrağını aldırtmam;
Düşmanımı vatanıma saldırtmam.
Tanrı evi viran olmaz, giderim.


Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.


Ak gömlekle gözyaşımı silerim;
Kara taşla bıçağımı bilerim;
Vatanımçin yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.

ya da ‘Cenge Giderken’ gibi şiirleri Türk dilinin ve şiirinin milli bir anlayış kazanmasında ilk adımlar olmuştur.

Bu dönem şairleri heceyle, halkın anlayabileceği bir sadelikte şiirler yazarlar. Mehmet Emin, Anadolu’yu, Anadolu insanını ele alan şiirleriyle şiire yeni bir özgünlük kazandırırken, Ziya Gökalp, destansı, masalımsı şiirleriyle, Arapça ve Farsça’dan uzak; hatta İslamiyet öncesinde kullanılan pek çok sözcüğü dağarcığına katarak şiire yeni bir bakış açısı kazandırır.

Türkçenin sadeleşmesi savaşında etkin bir rol oynayan adımlardan en önemlisi Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem üçlüsünün bir araya gelerek çıkardıkları ‘ Genç Kalemler Dergisi ’ (11 Nisan 1911) olmuştur. Derginin ilk sayısında yayınlanan Ömer Seyfettin’in ‘Yeni Lisan’ adlı yazısı büyük yankı uyandırmış ve özellikle yazı diliyle konuşma dilinin birleştirilmesi konusunda çok etkili olmuştur. ’ Milli Edebiyat ’ terimi de ilk kez bu dergiyle birlikte kullanılmaya başlamıştır.

Aka Gündüz, Celâl Sahir, Hamdullah Suphi, Fazıl Ahmet, Kâzım Nami, Hakkı Süha gibi isimlerin yer aldığı dergi, o yıllarda henüz Servet-i Fünûn ve Fecr-i Âti’ nin etkisinden kurtulamamış olan Yakup Kadri, Fuat Köprülü gibi isimlerden bile tepki görmüştür. Ne var ki aynı isimler daha sonra özellikle 1914’lü yıllardan sonra Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın bu dönem için yetersizliğini anlayacak ve Milli Edebiyat saflarında yerlerini alacaklardır.

Milli Edebiyat anlayışının dili sadeleştirme, İstanbul Türkçesini kullanma, Arapça ve Farsça terkiplerden dilimizi kurtarma ve yazı diliyle konuşma dilini birleştirme çalışmalarından başka; sosyal konulara eğilme, Anadolu insanının acılarını ve sorunlarını dile getirme, kurtuluş mücadelesini kaleme alma gibi toplumsal bir bakış açısı da vardır.

Bu dönemde adından söz etmeden geçemeyeceğimiz önemli isimlerden biri de Mehmet Akif Ersoy’dur.Bu dönem şairlerinin aksine hece yerine aruz veznini kullanan şair, toplumcu ve milli mücadeleye katkıda bulunan ‘Bülbül’, İstiklâl Marşı’ gibi şiirleriyle döneme bağımsız olarak damgasını vurmuştur.

1911-1923 yılları arasında varlığını sürdüren bu anlayış, özellikle ‘Beş Hececiler’ adı verilen Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon şairlerimiz üzerinde I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele yıllarında etkisini göstermiş, ‘Beş Hececiler’ çizgisi milli mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra da devam etmiştir.

Milli Mücadele yılları 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’ i işgal etmesiyle başlar. Bu dönem tüm şairlerin ortak kaygısı ve birleştirici özelliği vatanın kurtuluşu olmuştur. Kahramanlık, İzmir’in kurtuluşu,geçmişteki milli hatıralar, cesaret, tarihi özelliklerimiz şiirlerin konusunu oluşturmuştur. Faruk Nafiz, Hüseyin Suat, Yusuf Ziya, Yahya Kemal, Akil Koyuncu, Mehmet Akif, Halid Fahri, Ali Ekrem gibi pek çok ismi, bu döneme şiirleriyle katkıda bulunmuş isimler olarak sayabiliriz.

Hilal Erboyacı
Kayıt Tarihi : 21.3.2010 02:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hilal Erboyacı