Yapayalnız bir halde idi ve o haliyle kendisine sunulan güzellikler içinde, kendisi hakkında bile hiçbirşey bilmeden yaşamaya çalışıyordu Adem. Yaşamaya çalışıyordu, çünkü hayatını paylaşabileceği hiç kimsesi yoktu. Zaman zaman bir ışık ile konuşuyor yada kendisine gönderilen eşsiz güzelliklerde ki ikramları getiren; ilk anda bir ışık huzmesi olarak beliren ama Adem’e yaklaştıkça eşsiz bir güzelliğe sahip bir huri halini alan melekler ile konuşuyordu, Burasının neresi olduğunu, onları nereden, nasıl ve kimden getirdiklerini öğrenmek dışında bir konu yoktu aralarında.
Yüce ışık onu sürekli takip ediyordu. Onun içinde biriktirdiği, özlemlerini anlatabileceği, yeni bir benzeri varlığa ihtiyaç vardı. Bunu fark edebiliyor ancak Adem’i öyle çok kıskanıyorduki onu kaybetmekten korkuyordu. Bunun için o benzer varlık kendisine mi benzemeli yoksa Adem’e mi benzemeli? Bir türlü karar veremiyordu. Sonunda Adem’i kaybet vardı çünkü.
Sonunda kararını vermişti. O yeni varlık, tüm yaratılarından çok kıskandığı Adem ile kendisinin arasında bir varlık olmalıydı.
Adem gibi; çekingen, ağır başlı, mineti şükran olmalı ve görüntü itibari ile yine Adem’e benzemeli idi. Adem, onunla iken yalnızlık hissetmemeli ve onu kendinden bilmeli idi.
içimde infilak saati!
yasak baktın nikotin sıcaklığıma,
bir sigara daha yaklaşıyor bahar...
ellerin yanında değil,
gemiler kalkıyor avuçlarından
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta