Tanrım,bu nasıl bir boşluk?
İçi boş bir teneke gibiyim sanki
Rüzgarda sürükleniyorum.
Yere basamıyorum,sanki ayaklarım yok.
Gözlerimdeki hüznü gözyaşıyla akıtamıyor,
Ödünç sevinçler alamıyorum.
Tanrım,bu nasıl bir yokluktur?
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tüm dünya uçurum kenarı,üfleyerek aşağıya itiyorlar.
Tanrım bu nasıl bir sessizliktir, kulaklarım patlıyor.
N'olur Tanrım; nefesime üfle bir ben bir beni daha doğursun onsuzlukta...
_______________ ''YOKLUK''her türlü yokluk ürkütücüdür aslında , Yoklukla terbiye olmasın
yürekler ... O Güzel yüreğiniz her daim huzur bulsun ,yürek sesiniz hiç eksilmesin Kutlarım bu içten kaleme dökülen yürek sesini ...sevgiler saygılar benden Nimet hanım..tam puan..
Umarım bu ONSUZLUK sadece aşılabilir bir onsuzluktur.Dönülmeyen gidişler, kavuşulamayan ayrılıklar değldir. Şiirirde öyle derin bir acı vardı ki... Yüreğim yanısın istedim de yukarıdaki dileklerde bulundum. Muhteşemdi. Kutluyorum Nimet hanım... Sevgimle...
Nimet Hanım,
Yüreğine emeğine sağlık....değerli çalışmanızı ve sizi içtenlikle kutlarım....Başarınız daim, kaleminiz tükenmez olsun....
Selam saygı sizedir ....
'Nedenine' bakmak gerek.. İnsan boşluğa kendisi düşmez, korkar aslında nesnelerden kopuşuna...
İşte o haldir 'nefessiz kalmanın', derinleşen bir yalnızlığın ve çaresiz kalışın nedeni...
Yaşama bağlanmanın arayışıdır çözüm... Şiir ele veriyor zaten kendi içinde...
Çok hoş bir 'iç sesi...' Kutlarım Nimet Hanım...
Altta yazan 'kimliği meçhul' din simsarını okudum. Önemsemeyin, silip atın bence... İşleri güçleri 'şekille' uğraşmaktır, kendileridir aslında 'PUTÇU!'
Eğer öyle olmasaydı, göz göre göre kul hakkına tecavüz edenlere ders verirlerdi!
Antolojinin ayıbıdır bu aynı zamanda... Kaç kez şikayet ettim, 'tacizcileri' korudurlar sürekli...
Şiirin büyülü melodisi alıp götürüyor insanı.. bir ben bir beni daha doğursun onsuzlukta...Ne olurdu olabilseydi..
Beğeniyle okudum. Yürek sesiniz dinmesin. Sevgiler..
Nimet Hanım,
Nimet Hanım,
Güzel bir şiir ,inanç dünyanıza sanki davet var.Huzur mu ,yoksa yalnızlık mı kestiremedim.Yinede ben şiirinizi okurken etkilendim.Kendimi düşündüm sizin yerinizde olmayı istedim.Yüreğinize sağlık,tebrik ediyorum.Tam puan verdim.
N'olur Tanrım; nefesime üfle bir ben bir beni daha doğursun onsuzlukta...
Güzel bir nida, yakarış! Tanrı bizi o kadar çok seviyor ki ölüm zamanını gizlemiş... Duamızdan başka neyimiz var ki? Sevginin gücüyle...
harika bir şiir daha. Sanırım Ülkü adlı bir üyenin yorumu varmış ama iyi ki silmiş görüntü kirliliğini önlemiş olmuş:))
Tek tanrılı dinlerde kastedilen nedir? Çok tanrılı dinlerde kastedilen nedir. Yaratandır. Tanrı yaratan için kullanılan sözcüktür. Bunun Arapçadaki karşılığı ise Allah'tır. Önemli olan neyi düşündüğündür. Gerisi lafı güzaf. İnsanlara hakaret eden kişilerin Allah'a yakın olmaları beklenemez.
Dua tadında içten güzel bir sesleniş ellerine yüreğine sağlık Nimet şairimiz
Hisseden yüreğiniz dert görmesin.Teşekkürler...
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta