Tanrı’ya Ne Yapması Gerektiğini Söylemek
“Tanrı zar atmaz! ” diyen Einstein’a meslektaşı diyor; “Tanrı’ya ne yapması gerektiğini söylemeyi kes! ”
Tanrı ne yapar, ne yapmaz? Bunu kim bilir? Hiç kimse! Ne isterse onu yapar ve kimse de ona engel olamaz!
Evrende her an, her şey olabilir! Tüm olasılıklar, tercihe açık tutulmuş. Gözlemci, bunlardan birini tercih ettiğinde o tercihi belirleyici rol oynuyor! Yani tercih, sayısız seçenekten bir durumu belirlemek oluyor! Yani tercih, diğer olası durumları iptal edip tercih edileni belirliyor!
Tercihlere sunulan sınırsız durumları kim belirliyor? Madem tercih, sınırsız durumdan izafi olarak tercih edene izafi belirleniyor o halde tercihe sunulan sınırsız bir olası alan var; bunu kim belirliyor? Cevap çok basit; Tanrı belirliyor seçenekleri ve tercihe sunuyor! Şimdi bu sınırsız seçenekler, madem tercihe sunuluyor o halde sınırsız seçeneklerin tamamı Tanrısal! Tanrı, kusursuz ve abes iş yapmaz ise tercihe sunulan sınırsız olasılığın tamamının da Tanrı açısından bir anlamı vardır! Şimdi bizler, sınırsız potansiyelden, olasılıktan bir tercih yaptığımızda bu tercihin Tanrı açısından olumsuz bir yanı olmaz! Olsa zaten seçeneklerde de olmazdı! Hayır da şer de insana izafi belirleniyor! Tercihe sunulan her şeyin bir yansıması, karşılığı var! İnsan tercih ettiğini, kendi açısından olumlu ise “İyi” olarak adlandırıyor! Tercihinin sonucunu da yaşıyor! Bazı “İyi” olarak adlandırdığı tercihin sonucunu beğenmiyor bu sefer de aynı tercihe “Kötü” diyor ve tercih listesinden kaldırıyor! Sorun şurada; bir tercihe “İyi-kötü” belirlemesini kişi bizzat kendisi yapmak durumunda! Çünkü izafiyet var ve birinin “İyi” olarak belirlediği, başkasınca “Kötü” olarak belirlenebilir; bir tercih, zaten sınırsız olası seçeneklerde var ise Tanrı açısından “İyi-kötü” göreceliliği de yoktur! Tanrı’nın, kendi belirlediği ve seçeneklere koyduğu bir seçeneğin tercih edilmesinden hoşnut olmadığını iddia etmek “Tanrı’ya ne yapması gerektiğini söylemek” gibidir!
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.