Tanrı'nın Oyunu Şiiri - İrem Günerkan

İrem Günerkan
9

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Tanrı'nın Oyunu

Durduk yere Âdem ile Havva kandırıldı.
Şeytan, durduk yere yaptı bu kötülüğü...
Durduk yere yerçekimini buldu Newton,
Elma durduk yere kafasına düştü...
Her şeyin "suçlusu" ya da "nedeni" elma idi.

Durduk yere ayrıldı sevenler,
Baba, durduk yere kızını vermedi oğlana...
Durduk yere buluştu bu bedenler,
Erkek ve kız, durduk yere sevişti...
Her şeyin "suçlusu" ya da "nedeni" sevgi idi.

Durduk yere yazıldı bu şiir,
Şaire ilham durduk yere geldi...
Durduk yere ağladı şair,
Ortada hiçbir sebep yokken durduk yere ağladı şair...
Her şeyin "suçlusu" ya da "nedeni" şairin fark edilmeyen duyguları idi...

Ne durduk yerde
Şeytan kandırdı, elma Newton'un kafasına düştü,
Baba kızını vermedi, erkek ve kız sevişti,
Şaire durduk yere ilham geldi ne de şair durduk yere ağladı...
Bir sebep vardı, en derinlerde saklı... Tanrı’nın oyunu...

İrem Günerkan
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 13:20:00
Hikayesi:


Bu şiir, insanlık tarihinden günümüze uzanan zincirleme olayları “durduk yere” ifadesiyle sorgularken, görünmeyen sebeplerin varlığına dikkat çeker. Âdem ile Havva’nın kandırılışı, Newton’un yerçekimini buluşu, aşklar, ayrılıklar, hatta şairin gözyaşları bile başta “nedensiz” gibi görünse de, aslında her biri derin ve görünmeyen bir sebebin sonucu olarak sunulur. Şiir, gündelik olayların arkasındaki felsefi ve kaderci bir sorgulamayı dillendirir. Sıradan gibi görünen anların –elmanın düşüşü, aşkın başlaması ya da bitmesi, bir şairin ağlayışı– aslında büyük bir planın parçası olduğunu, bunların Tanrı’nın oyunundaki taşlar olduğunu öne sürer. “Durduk yere” ifadesiyle başlayıp, her bölümde bu “nedensizliği” çürütmesi, şiirin en güçlü yanı olur. Çünkü aslında hiçbir şey durduk yere olmamıştır; her şey bir zincirin halkası, bir ilahi dokunuşun gölgesidir. Bu şiir, kaderin görünmeyen ellerine yazılmış derin bir sorgu ve kabulleniş metnidir.