Tanrı'nın Kanatları Şiiri - Osman Aktaş 2

Osman Aktaş 2
31

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Tanrı'nın Kanatları

Ayaklarını yakmayan
Bir dünyaya soğuduğunda güneş
Başladı insanın yolculuğu
Kimi yürüdü dağ sırtlarına
Kimi sığındı kuytu yerlere
Birilerine kaldı sulak yurtlar.

Kuşlar falına baktı her birinin
Dediler; hiçbiriniz uçamazsınız
Çünkü yok kanatlarınız.
Dediler; hazırlayın ayaklarınızı
Ancak sabırlı olun biraz
Verdiğini alan tanrılarınız
Yeni bir dünya yaratmak için
Yeni bir güneş yaptılar sizlere;
Bir daha inip göklerden
Yeni dünyanızı getirecekler
Bir vakit ki henüz çok erken...

Son sözlerini şöyle söyledi kuşlar;
Her biriniz farklı bir dünya isteyen
Ey yolculuğu bitmeyen
Tefekkür yoksunları!
Kardeşlerim konacak başınıza
Her biri ötekinden farklı
Neden şaşıyorsunuz
Hepinizin içinde
Farklı bir Tanrı varken...

İsmi gözlerimde saklı
Ne çok kuş uçuyor;
Ne çok tanıdığım
Konuyor dallarıma.

Şu dağların iklimini bilmesem;
Hani açtığını görmesem lalenin, sümbülün
Sığınmazdım Tanrı'nın kanatlarına...

Osman Aktaş/ Erzurum /19.12.2014

Osman Aktaş 2
Kayıt Tarihi : 20.12.2014 22:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ayaklarını yakmayan/ Bir dünyaya soğuduğunda güneş /Başladı insanın yolculuğu

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Filiz Kalkışım Çolak
    Filiz Kalkışım Çolak

    allaha sığınmak ve yarınlar umutla bakmak...çok anlamlı bir çalışma okudum kaleminizden...emeğinize yüreğinize sağlık...saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Sadık Turan
    Sadık Turan

    Kutluyorum kaleminizi ve yürek sesinizi. Esen kalın.

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    İnsanlar hep bir tanrıya inanma, güvenme gereksinimi duymuşlardır kendilerini bildikleri andan itibaren. Her ne kadar, cinsiyeti yoktur dense de bir cinsiyet yakıştırmışlar, mekansızdır dense de en yüksekleri, gök yüzlerini yakıştırmışlardır. Yanısıra da pek çok sıfatlar. Meleğe benzetenler kanat düşünmüşlerdir elbet. Fakat bedensiz, nurdan bir varlık olduğunu var sayanlar bile o görünmeyen kanatların altına sığınmak istemişlerdir geçmiş çağlarda da, günümüzde de... Manevi bir sığınma duygusudur bu. Ve siz bunu şiirsellikle harmanlayıp bize sunmuşsunuz en güzel haliyle. TEŞEKKÜRLER EMEĞİNİZE, YÜREĞİNİZ OSMAN BEY...NİCELERİNE...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    '/Kordonundan boşanınca düşermiş insan yola…/'

    Evet.. Bu dize, 'Yolcu' başlıklı şiirimin giriş dizesi...

    Sevgili şair de 'evrenin oluşumu' ile ilgili teoriyi anımsatarak başlıyor şiirine...
    'Güneşin ayaklarını yakmayacak kadar soğumuş olduğunda dünya, işte o zaman başladı insanın yolculuğu' diyor...
    Yakarsa nasıl insin güneş, nasıl hayat versin canlılara?

    İşte kocaman bir soru..: 'O hayatı veren herkesin kendi tanrısı mı?' Yani insanoğlu kendi varlığını anlayabilmek için 'biraz zor çıksa da' 'kendi tanrısını mı var etti?'
    Az daha ötesini görüp 'uçmak için kuşlara kanat', açmak için çiçeklere tohum, yağmak için gökte bulut neyin, kimin eseri?
    Binlerce kuş çeşidi.. Renkleri ayrı, ötüşleri ayrı, konuşları bile ayrı başlarımıza... Bunca ayrıntıyı düşünen başka bir güneş, başka bir dünya mı var? Bir düşünsek, insanoğlunun bile kaç tanrısı var?

    Doğa... Şiir olarak açabilir miyim bilmiyorum... Sanırım 'Kesintisiz Doğum' diyeceğim, doğanın sırrına...

    Felsefi açılımı ayrıca tartışılması gereken çok önemli bir şiir...
    Değerli Kardeşim 'kuşlara söyletmiş', onları konuşturmuş bizim yerimize... Öyle ya, bizim için 'sakıncalı' alan...

    İçtenlikle kutluyorum Osman Bey, Kardeşim...

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Düşündüren dizeler. Şiirin asıl amacı insanı insan gibi düşündürebilmektir. Bu dizelerde güneşin bir hayat kaynağı olarak seçildiği, ama evrendeki sürekli değişimin devam edeceği, bir yandan yok olanların yerine yenilerinin var edileceği gerçeği vurgulanıyor. 'Fal' olarak vurgulanan gerçek, canlı yaşamında oluşan evrim devam edecek... *Bir daha inip göklerden yeni dünyamızı getirecekler* diyen dost şairin amacı yenilenmeyi düşünme, duyma ( derin düşünceyle tefekkür etme) olarak belirliyor. Bu durumda Tanrı'nın nelere kadir olduğunu ( gücünün yettiğini ) anlamak gerek. İşte bu anlayışımız hepimizin içinde farklı bir tanrı kavramını doğuruyor. Oysa göklere açılan tüm elleri aynı Tanrı yaratmış, onu algılayan beyinleri ayni tanrı insanlara ödül olarak vermiş ve 'beni ancak düşünerek bulacaksınız' önermesiyle insanlara umut ve yaşam kaynağı sunmuştur. Neden bildiklerimizle sınırlı kalıyor, bilemediklerimize kesinlikle ulaşamıyoruz? Bir zaman aşamasında, Tanrı'nın izniyle ulaşacağımız sonsuzluk bugünkü düşüncemizle kavrayamaycağımız kadar derin ve korkutucu bulunabilir. Burdan şu sonuca ulaşmak mümkün: Tanrı kavramı korkutmak, korku salmak için değil, bir anne sevgisi kadar anlamlı yarattığı canlara sevgiyle sahip çıkması olarak bilinmelidir. Bir milyar kez tövbe edenin tövbesi kabul edilmeyebilir, ama bir kez tövbe edenin tövbesi kabul edilmiştir. Bunun gerçek nedenini düşünmek gerekir. Biz çaresiz insanlar Tanrı'nın Kanatları altına sığınması gereken yetersiz kullarız; onun varlığına şükreder yaşamı böyle noktalarız. Geri kalan Yüce Yaratan'ın işidir. Ellerinize sağlık. Paylaşım için teşekkürler...++

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Osman Aktaş 2