Bu akşam kapıyı çaldı birisi
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Açtım ki; bir garip, bir genç irisi,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Tanrı misafiri reddedilir mi?
Kapıya atılıp irdelenir mi?
Geldiği yerlere gönderilir mi?
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Oturttum adamı en baş köşeye,
Hemen buyur ettim yiyip içmeye,
Zaten kalkışmadı hiç çekinmeye,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Ne de iştahlıymış yüzbin maşallah,
Çorbaya yumuldu, haydi bismillah,
Öyle bir içti ki hafazanallah,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Mercimek taslardan kaydı, fıkladı,
Şehriye bağırdı, yağ ciyakladı,
Adam aldırmayıp hep kaşıkladı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Suda sinek görse kıyma sanıyor,
Ha babam çorbaya hep çullanıyor,
Su kaşık altında şavullanıyor,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Üst üste on tane pideyi yedi,
Ne bir söz söyledi, ne de dinledi,
Kaşığı ok gibi tasa kökledi,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Yemeğe yumuldu ters takla ile,
Ğilavı öğüttü tam hokka ile,
Savaşa girişti musakka ile,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Duble kaşıklarla daldı pilava,
Nasılsa sofrada her şey bedava,
Makarnanın işi kaldı Allah ‘a,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Pilav kervanında dolmadan katar,
Kebabı şişiyle fırlatsan yutar,
Herifi dava et, yirmi yıl yatar,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Hem balıktan yedi, hem de bumbardan,
Ne bassa gövdeye hepsi de kardan,
Domates kızarıp bitti utançtan,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Peynir haşlamaya olur mu kardaş?
Top gibi olurmuş; üstünde lavaş,
Taş olsa öğütüp duruyor salaş
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Kızartma yanında kalem pirzola,
Dördü, beşi birden uğurlar ola,
Pençesi altında tükendi dana,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Adana yanında tükürük köfte,
Bir eli ciğerde, biri biftekte,
Koy önüne yesin top da tüfek de,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Bitti tas kebabı, dilber dudağı,
Herif adam değil, vahşi buzağı,
Ot gibi çiğnedi sert kıkırdağı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Pişmiş kelle bulsa göz çıkarıyor,
Sahanda taş bulsa yenir sanıyor,
Üstten daldırdımı dibe varıyor,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Patlıcan hücuma dayanamadı,
Patates tabakta korkup ağladı,
Kabaklar elinden kurtulamadı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Sapsarı limonlar sıkılıp bitti,
Birkaç bağ maydanos tereyle gitti,
Pırasa herifi azcık terletti,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Tepsiyle mantıyı bırakır mı hiç?
Üstüne döküyor yoğurttan kerpiç,
Elinde ikiye katlandı piliç,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Asla aldırmadı tüm hayıflara,
Yıllarca kin tutmuş tüm zayıflara,
Öfkeyle saldırdı kadayıflara,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Baklava can verdi, öldü revani,
Tabaklarda kaldı pekmezin kanı,
Sütlaçla birlikte gitti sahanı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Topatan kavunu çok hırpalandı,
Şeftaliyle erik candan usandı,
Zavallı karpuzlar hep bışaklandı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Hoşaf taslarının şehit tamamı,
Kompostonun tasta kaldı dumanı,
Reçelin elinden alındı canı,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Kahve fincan fincan, çay bardak bardak,
Tarçınlar canverdi selam dutrarak,
Herif insan değil, bir vahşi gırtlak,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Her yemekten aldı bir-iki okka,
Mide davul oldu, yürek darbuka,
Kalmadı üstada kemerle toka,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
Uykuya dalınca dört köşe oldu,
O gencecik fidan sırf meşe oldu,
Sık sık gıcırdayan menteşe oldu,
Ne gözü doymayan inekler varmış.
(DAT DARA LİLLİM isimli Şiirsel Gülmeceler 'inden > 34-39/100)
İsmet BarlıoğluKayıt Tarihi : 30.10.2004 10:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!