Hesabına tüm yükümü yazmak istediğim gecelerden birinde, mizacına kızıp geçiyorum. Sonra raftan bir kitap seçiyorum; sadece kapağına bakıp takıldığım bir kitap. Sonra seninle takıldığım şehirler geliyor aklıma ve kendime kızıp geçiyorum. İşte geçemediğim gecelerden birinde bir meydan dayağı geliyor aklıma; senin bana her ukala akşam vakti, tekrar tekrar attığın. Her yağmurlu imsak vaktinde sonsuzluğa uzanan bir mesele gibi sevişine sokuyorum, anıları... Attığın her tokatta bir sebep arıyorum yorulmuyorum da aramaktan, kendime kızıp geçiyorum. Dudaklarında başlayan geceler benim sabrımı deneyişlerinde son buluyor.
Ve yine böyle son bulmayan gecelerden birinde, bir mum yakıp bir plak takıyorum kulaklarıma. Kulaklarım ağrıyor, onları susturmaya çalışıyorum. Sonra yine böyle susmadıkları bir sabah, kokusunu pek beğendiğim ekmeklerden almaya çıkıyorum. Fırına ekmek sormak yerine seni sorduğumu fark ediyorum. Fırıncı bana; ben sana kızıp geçiyorum. Sonra havaya bir tokat atıyorum tam aşağı düşmeye başladığında, ben senin gülüşüne çakılıyorum.
Ardından, gelişine çakamadığım dertlerimi saymaya çalışıyorum irrasyonel bir mutsuzluk çıkıyor ortaya. Onunla tartışıyorum; birbirimize senin hakkında bir şeyler söyleyip olaysız dağılıyoruz.
Ve böyle olaysız dağıldığımız gecelerden birinde ben yine seni özlüyorum.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta