tanıyamazsın
Haziran ayında serin yaylaya
Gitmemişsen beni tanıyamazsın
Yeşil yamaçlarda mor koyunları
Gütmemişsen beni tanıyamazsın
Gezdinmi dağlarda sen koşa koşa
Arkadaş oldunmu sen karabaşa
Çobanlık yaparkenyosunlu taşa
Yatmamışsan beni tanıyamazsın
Un kattınmı danaların suyuna
Açtınmı kişkari boylu boyuna
Körpe kuzuları sütlü koyuna
Katmamışsan beni tanıyamazsın
Ben köylüyüm bayım köylü çocuğu
Hem çırayı gördüm hemde ocağı
Kazmayı, küreği, balta, nacağı
Tutmamışsan beni tanıyamazsın
Her yerde bulunmaz düzlük arazi
Daha söylediğim sözün birazı
Ardahanda armut ile kirazı
Satmamışsan beni tanıyamazsın
Hiç çayır biçtinmi eğri orakla
Hiç yün taradınmı demir tarakla
Ahırın ardını tahta kürekle
Atmamışsan beni tanıyamazsın
Tosunları çağırdınmı hamura
Otlatırken tutuldunmu yağmura
Onlarla beraber sende çamura
Batmamışsan beni tanıyamazsın
Yedinmi Çemenli ayran aşını
Çektinmi parmakla sütün başını
Dönsün diye değirmenin taşını
İtmemişsen beni tanıyamazsın
Peynir kaldırdınmı bakır kazanda
Torbasına taş koyupta süzende
Boy atan yoncaya çeper düzende
Çatmamışsan beni tanıyamazsın
Küçük düzdür çobanların durağı
Mayısta başlardı koyün koruğu
Taşlı yolda günde bir çift çarığı
Yırtmamışsan beni tanıyamazsın
Balın güvecine kapak ararken
Ambarda peynire tabak ararken
Mısır tarlasında kabak ararken
Yitmemişsen beni tanıyamazsın
Okşadınmı yağız atın yüzünü
Koşturdunmu köyün geniş düzünü
Yeşil soğan ile dut pekmezini
Tatmamışsan beni tanıyamazsın
GÜMANİ bitirdi burda sözünü
Köy hasreti fena yaktı özünü
Tığı savuranda harman tozunu
Yutmamışsan beni tanıyamazsın
İmsak KILIÇ
İmsak KılıçKayıt Tarihi : 1.8.2007 16:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hepsinin yerine bir nazire yazdım. Dilerim saygısızlık olarak görmezsiniz.
Kutluyor, teşekkür ediyor, selam ve saygılar sunuyorum.
Tanıdım Ustam
Haziran ayında Taşlı Yayla’ya
Giderken tanıdım ustam ben sizi
Danaları Alkınal’ın Bayrı’nda
Güderken tanıdım ustam ben sizi
Çocukken gezmiştim hem koşa koşa
Arkadaş olmuştum o Karabaş’a
Kınasına banıp yosunlu taşa
Yatarken tanıdım ustam ben sizi
Unum azdı, kepek kattım suyuna
Çiçkârda dalmıştım ben de oyuna
Körpe kuzuları sütlü koyuna
Katarken tanıdım ustam ben sizi
Fatma, Veliköy’ün yetim çocuğu
Çırayla yakardım koca ocağı
Nekeri keserken balta nacağı
Tutarken tanıdım ustam ben sizi
Tosunları çağırmadım hamura
Doyururken tutulmuştum yağmura
Dizlerime kadar her gün çamura
Batarken tanıdım ustam ben sizi
Yoktur Şavşat’ımda düzlük arazi
Söz biter mi? Geri kalsın birazı
Peynir için Ardahan’da kirazı
Satarken tanıdım ustam ben sizi
Arpayı biçerdim eğri orakla
Yünü de taradım demir tarakla
Ahırın ardını tahta kürekle
Atarken tanıdım ustam ben sizi
Balın güvecine kapak ararken
Ambarda peynire tabak ararken
Lazut tarlasında kabak ararken
Yiterken tanıdım ustam ben sizi
Sevgi ile yağız atın yüzünü
Okşadım, koşturdum köyün düzünü
Yeşil soğan ile dut pekmezini
Tadarlen tanıdım ustam ben sizi
Çok severim cadı-ayran aşını
Çekerdim parmakla sütün başını
Çolo’daki değirmenin taşını
İterken tanıdım ustam ben sizi
Gümani Usta’ya Biber’den selâm
Feyz aldım şiirden, yazarken kelâm
Harman tozunun da kurbanı olam
Yutarken tanıdım ustam ben sizi
TÜM YORUMLAR (1)