Dünyada her şey birbirini tanımlamak ve tamamlamak için vardır. Gökyüzündeki yıldızlar ve ay geceyi tamamlamak için var olabilir fakat geceyi asıl tanımlayan baykuştur. Aslanı tamamlayan her ne kadar ceylanlar ise de onu şühesiz ki tanımlayan kükremesi ve yelesi olacaktır.Kelimeler,resimler ve müzik hayatı tamamlayan anahtarlar olabilirler fakat hayatı asıl tanımlayan insandır.Çünkü insan bütün anahtarların kapısıdır.Hayatta en bağlayıcı şey insanın kendisidir.Bir kişinin duygu ve düşüncelerini bir başkasına açması bütün kainatın kapılarını açmasıdır.İnsanı anlamak hayatı tanımlamaktır.
İnsan denen büyülü kapıyı aralamak kelimelerle mümkün olacaktır.Anahtar nasıl kendine uygun kapıları açarsa duygu ve düşünceleri tamamlamak en uygun anahtar kelimelerle yapılmalıdır ve insanı tanımlamak kapılar açmak olmalıdır. Parçaları birleştirip aklımızdan geçenleri ortaya koymak kelimeleri bir ifade gücü haline getirmek insanı anlatmaktır ve tanımlamaktır.
Kadını tanımlamak saçların, gözlerin, yanakların, ellerin, kadına dair her şeyin, hepsinin kendi renginde olmasıdır.Kadını erkek tamamlayabilir ama onu ifade eden kendi rengidir ve o renk kadını tanımlamalıdır.
Oysa bütün kadınlar aynı renk sanki. Sanki tüm kadınlar aynı moda, aynı parfüm ve aynı tamamlayıcıların bir ürünü.Peki asıl renkleri nerede? Kendini tanımlayan farklılıkları nerede?
Ve erkekler...
Tamamlanmamış bir pop şarkısının, tamamlanmamış nakaratının eksik harfli ünlemi gibiler.
Böyle olunca kendini nasıl tanımlayacak ve hangi sesten ve hangi kelimeden söz edecek bu erkekler.Kendilerini nasıl anlatacabilecekler?
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
zaten filozoflar da şairler de deli değil mi? .....:))
güzel bir tanımlama ve tamamlama olmuş tebrikler
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta