1.
tango öğretirdim gramafon bir zamanda
gümüş iğneli rozeti kalbine batan
pikap başladı mı durmaz bir cızırtılı dünya
çay vakitlerde sarmaşıklarla konuşan
yarası kanırtılmış gözlerime bak da anla
geçmeyecek şeyler var aramızda
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
“Esmerim biçim biçim
Ölürüm esmer içim
Alem bana düşmandır
Esmer sevdiğim için”
Siz bu “Esmerim’ halk oyununu diyelim ki:
“Karım içim içim
Ölürüm karım için
Alem bana düşmandır
Karımı sevdiğim için” …olarak öğrenmişseniz
İşte buna halk danslarında esimilasyon ve manipülasyon tanımı gelir..
Bu gelince ne olur..
Hem kendi özünüze gizli olarak hem de tüm dünyayı kendinize düşman görürsünüz..
Karınızı içeri kapatırsınız..Namus edebiyatı yapar..tv lerde ordan o kanala koşar karınızla..kendi yaşamınızla..çoluk-çocuğunuzla hiç bir şey demez..hep başkalarına başkalarının üzerinden..veriştirir-durursunuz..
Başka ne olur..bir örnekte şu güzelim halayın türküsünden:
“Hış Hışı Hançer Boynuma Ley Ley,
Küpeli Kızlar Yanıma.
Ben Halayın Başıyam Ley Ley,
İncili Küpe Taşıyam.”
Gaziantep bu halaya durunca, imamlar güdümünde ağası..paşası..cemaat savunan vezir ile kadısı başlar kuşkulanmaya, tutuklamaya ve sorgulanmaya:
-Ne demek hançer? Cuntaya hazırlığa halkı galyana mı getiriyorsun ?
-Ne demek hış hış..halkın bir kesimini tavuk mu görüyorsun ?
-Küpeli kızlarla neden içli dışlı sın ? Küpelerini göremediklerine ayrımcılık yapıyor özgürlüğünü kaldırmak mı istiyorsun?
- Halayın başıyım demen esasında adı var kendi yok terörist örgütünün 1. numara olduğuna gönderme olmadığını bize nasıl kanıtlar sın ?
- İncili küpe dereken haşa haşa ama Kur’an yerine incilin mi propağandasını gizliden gizliye yapıyor sun ?
Eger vezir bu şüphede ise bakın siz kadı o halayı çeken, türküsünü söyleyen kim var yoksa nasıl falakaya yatıracak...
En iyisi mi biz tangoya devam..
tango öğretirdim ellerin ellerden aktığı
ipek bir tramvay teninin yağmurlu raylarında
son durağı hiç olmayan bir bulvar
yalılarda usulca kan öksüren kadınlar
tek sayfalık ermenice bir hüzün marmara
en eski gazete piyano akşamlarım olurdu
içini yakan bir mumdan sevgilim
parmaklarımdan kaçıp döndükçe
..
müthiş güzel...
kelimelerin dansı bu.....
Arman Bey, biraz hafif yollu dalga geçerek yazmış ama aslında önemli bir noktaya parmak basmış...hem müzik hem de dans(müzik eşliğinde vücut hareketleri) din kökenlidir..
İlk insanlar önceleri kendi başlarına içgüdülerine uyarak dans ettiler. Yinelenen ritmik hareketlerin doğaüstü duygular çağrıştıran güçlü etkileri olduğunu fark ettiler. Buradan dansta büyülü bir gücün var olduğu düşüncesi doğdu. Her dans edişlerinde bu gizemli gücü yeniden yarattıkları duygusuna kapıldılar.
bu alıntı şöyle sürüyor..
Sonraki yıllarda Eski Yunan'da dans daha da gelişti. Bütün dinsel törenlerin önemli bir öğesi ve ayrıca bir eğlence kaynağı olan dans aynı zamanda tiyatro oyunlarının başlıca temelini oluşturdu. Köylülerin harman döverken yaptıkları ritmik hareketlerden Yunan tiyatrosu doğdu.
Anadolu'da Dansın Gelişimi
Anadolu'da yaşayan Türkler'de dans temelde üç ayrı kültürün etkisinde kalmıştır. Bunlar eski Anadolu uygarlıkları Orta Asya kültürü (özellikle Şamanlık) ve Müslümanlık'tır.
Anadolu'da binlerce yıl önce yaşamış Hitit Eski Yunan Frig Lidya gibi eski uygarlıkların etkileri günümüzde halk danslarında yaşamaktadır. Konya'nın güneyinde Çatalhöyük' te bulunan duvar resimlerinde İÖ 6500-5650 arasında bu yörede yaşamış bir uygarlığın dansları ve dinsel törenleri görülmektedir. Resimlerdeki danslarda davulun ve tokmağın kıvrık ucunun günümüzdekilere benzerliği dikkat çekicidir. Ayrıca bu resimler Hitit Frig gibi uygarlıklardan çok daha öncekilerin katkılarını göstermesi açısından da ilginçtir.
Orta Asya kültürünün Türk danslarına etkisi ise çok daha belirgindir. Samanlık Orta Asya ve Sibirya'da yaygın olan bir dindi. Şaman hastalıkları iyileştiren dinsel törenleri yürüten ölüleri öbür dünyaya kadar geçiren din adamıdır. Asıl önemi kişisel ve toplumsal sorunları çözerken öbür dünyaya göç ederek oradaki ruhlarla konuşmasından kaynaklanır. Ruhlarla (tanrılarla) ilişki kurabilmek için düzenlenen törenlerde şaman hem oyuncu hem dansçı hem de şarkıcı olur. Davul çalar çeşitli hayvanların taklidini yaparak ritmik hareketlerle dans eder.
Şamanın yaptığı tören dansı ile Anadolu halk oyunları arasında önemli benzerlikler bulmak olanaklıdır. Anadolu'da birçok halk oyununda gene Şamanlık'tan kaldığı düşünülen geyik kuş tilki at gibi hayvanların taklitleri yapılır. Buna iyi bir örnek Tokat yöresinden Geyik Oyunu'dur.
İslam dini ise kendinden önceki dinlerle bağlantılı olduğunu düşündüğü dansı yasaklama yoluna gitti; ama dansı tümüyle kaldıramadı.
Tasavvufun müzik ve dans anlayışından doğan sema'lar ortaya çıktı. Birçok İslam tarikatında dinsel törenlerde dansa yer verilir. Bunlardan en bilineni Mevlevi semalarıdır Semalarda ilahiler söylenir özel giysili dervişler (sema-zenler) dönerek dans ederler. Bu dönüş sırasında semazenler gözlerini genellikle göğe çevirirler sol avuçları göğe sağ avuçları yere dönüktür.
Bugün dansın eğlence amacıyla kullanım şeklinin avrupada yerleşmesi ''vals'' adı altında 19 yüzyılda olmuştur..avrupada
dans ortaçağda rönesansa kadar ağır takibat altında ve yasak şekildeydi...
sonuç olarak, salon ve kutlama dansı batıda jazz , neydi adı salsa ve de tango ve de flamenko olarak yerleşmiştir..çingenelerin hindistandan taşıdıkları beden hareketleri olarak flemenko ayrıca işlenmesi gereken bir konudur...
ancak benim kafamda mustafa kemal zihnimdeki asıl yerini hayatının son valsi olan sarı zeybekle almıştır
Gibi şeyler ....
Sevgili Naci Kasapoğlu Arap Naci 2
Açıklamanız beni tatmin etmedi.Ben bu kelimenin 1.Yanlışlıkla yazılmış olabileceği '.2.Ya da benim bilmediğim eski bir kelime olabileceğini düşünerek erbabına bu soruyu arzettim.Zira anlamış ya da çok bilmiş pozlarına bürünmekten Allah a sığınırım.
Saygılarımla.
Tatilimi yarıda kesip dönmek zaruret oldu..
Yazarından..gazetecisinde ve bu gidişle şairine kadar varacak profosyonel (:geçimini ondan sağlayan; maaş, ödenek maddi kazanç alan anlamında) boyutları aşıp amatörler (:gönül, yürek ve beyin eylemini yazarak, şiirleştirip, deneme hikaye vs gönüllük bazında ve bu alanda hiç bir maddi kazancı olmayan anlamında ..yani bizlerin pek çoğu) …kapısına dayandı.
Şimdi şiire bir bakış. İşlenen temada şiirsellik özde ustaca kaleme alınmış denebilir.. Ancak ben tango bilmem..halk oyunları-dansları bilirim.. Burda ki ilginç olan “Dersin” özüne uygunluğu ve eğitimin tangonun, halayın, halk oyunlarının özüne tam uyan şekilde doğru öğretilmesi/öğrenilmesi..
Yani öğrenme yeteneği her insan da ( istisnalar hariç) muvcut.. Ama siz eger “Bitliste 5 minareyi” Beri gel oğlan beri gel.. Değilde ..’Beri gel savcı beri gel’ diye öğrenmişseniz…Üç ayak halayı 5 ayak öğretilmişseniz ya da ‘kâğıt’ demeyi yumaşak ‘ğ’ ‘â’ sını telefuz etme yerine ‘kaat’ diye söylüyorsanız..sitim sene bu YANLIŞ ve öze uyumlu olmayan öğrenimi düzeltmeniz olanklı değildir..
Ve bu aşk..sevgi.,.sevda özleri içinde aynıdır..Siz bunu onun özünde yatan paylaşımı es geçip kahrediyorsanız..asıyor kesiyor vah vahla egoistlik saçıyorsanız..Siz aşkı da sevgiyide YANLIŞ öğretilmiş-öğrenmişsiniz..Ve bu YANLIŞ yüzünden bakın bunun en acısını..iligine..onuruna ölümüne kadar özellikle KADINLARIMIZA çektirmedeyiz..Namus tellalığı ve kadını obje görme en belirliğin YANLIŞLIK iffetsizliği..binlerce kadınımızın kanına ve canına mal oluyor..
Kısaca mesele doğru öğrenmek değil..YANLIŞ öğretmenin nerdeyese hayat boyu giderilme OLANAKSIZLIĞIDIR.
Tango…halk oyunu..alfabe..konuşma, siyaset, hukuk, yasa, doktorluk, başbakanlık, savcılık, polislik, insanlık gibi pek çok alanlarda sancımızın derinlerde yatan kaynağın bir dalı da budur!
ARTIK YETER! Yürürlükte ki imam..emniyet..soruşturma, kovuşturma bakın nasıl hepimizi..biraz yazar..çizerlere ta özel yaşamımıza kadar beyinleri nasıl zonklatır hale gelmiş... Buna herkesin dur demesi etik olarak özgür edebiyatın özüdür..Bu yoksa edebiyat..şiir..şair..kimi inançların..siyasilerin..ve ideolojilerin kuklası dalkavuğu olmadan öte gidemez, faşiste yalaka olmadan-oldurulmadan yaşanamaz ya da zindanlara gün doğar ve N.K. Kısakürek..Ruhi Su dan tutun Nedim´ler Ahmet´lerden hücrelere sokularak çürütülme/yok edilme ve kin iştahına meze olursunuz..
Halkın bireyiyim ve beni, geçmişte cuntacıların dindarlara..cemaatlere dikta ve baskı uygulaması ve günümüz zamanlı cemaatlerin her kendisine karşıt olan kuşu dahi sindiremeyeşine yeltenmesine, düzenbazlıklarına alet edilemem..
Yasaları..yetkileri ve anayasaları halkın yazma, tango, sosyal yaşam ve dünya görüşünü yazarı, araştıranı yazanı..sanatcısını temelden sarsıp paranoyaklığa sürüklenmişliğe sesiz kalamam.
Burda vurgulandığı kavramda ama profosyonel ama amatör olan her yazarın, şairin bu alanda ki düzen gidişatına DUR diyeceği, anlaşılmaz imgelere..simgelere boğulmayan, açık-net bir yazı deneme..bir şiir üretmesi burda ki varlığınızı dâhi korumaya ve savunmaya bir etik- özgürlük boyutlarını aşmış vicdan meselesi olmuştur inancındayım... Bu alanda kendi fiiliyetini ifa eden düzenin şakşakcılarını..profosyonel-amatörlerini, dalkavuklarını..korkakları ve imamlarını..tenzih ederek…
Saygıyla..
-***Göçmen değilsin bu alemde hapishanende
Sen de mutlak bir kere göçmüşsündür
Irgatlıktan bıkmış
Ektiğin tarla ürünü vergiye yetmez
Çoluk çocuk aç okul yok
Çayına şeker tarlaya ekemezsin para bitmez
Ne hemşire ne doktor ne de sağlık evin yok köyünde
Sarılıktan ya da
Kalbin tekler ilk müdahale nafile
Yokluğundan ölürsün
Neden çoktur göçersin metropollere
Gel kim olursan ol sen de gel
Tek şartım
Zaman oyum ol da gel
Fikrin düzene uymaz aranıyorsundur
Her vakadan sorumlucusuna sorguya çekilirisin
Kaosun kuramcısı hükümet devirir projeler aktarırlan bilgisayarda hafıza kartlarında
Emniyete ve gizli servise atananın sehvenliği serbest
Vatandaşa yazara kitap göndermek mail almak - atmak yasak
Sebep tutuklanmaya anayasadan işte böyle bir kaymak
Evet bu anayasaya tabii ki evet
Karşı olduğun cuntanın ergenokoncu yutturulanı olursun
Araştıran gazetecisindir
Hapishaneye göçtürülürsün
Evrensel insanlığın hukukuntan habersiz kanunlu sivil cunta
Yönetmeliği savcısı hakimi
Garibim gardiyana emreder
Hücreye göçersin
İnşaat işçisindir yüzlerce mekanın duvarında emeğin çizgisi
Bir evin olmaz
Libya’da şantiyeye bekçiliğin aynı zamanda yaşam mekanın olur
Ucuz emekçisindir göçersin Avrupa’ya
Üçüncü Almanya vatandaşlığına hoş geldin
Getolaşmış mahallede ancak ahşap bir ev bulursun
Kimi zaman diri diri yanarsın
Paranı din iman Allah kelam Fadıl’a kaptırırsın
Sayın erdoğandan bir de fırça yersin geç doğmuşsan Almanya’da asimile oldurulmayansın
Helaldir sana ve oyun kurban ona
Öğrencisindir bulabilirsen yurda yerleşirsin
Üniversiteyi bitirirsin işsizlik seni sokağa salar eylemcisin
Veya torpilli diplomalı belediye otobüsü temizlikcisi
Ya da kafanda çadır kurarsın caddelerde
O da yasaktır çoplanırsın
Yetmez
İki seneyle yargılanırsın
Sen de en iyisi valizi topla
İmamlar ahlak polisi kılığında emniyete örgütlenir legaldir
Bilemem
Görünen yazılan çizilen muhallifse ve kimisi içeri tıkanınca
Gerisi de dinlenince tesadüf hep de bunlar mahkemeye sev edilirse
Gel de şüphelenme
Deniz kenarında bira içerken yakalanırsın
Deniz feneri ışığanda günahtır
İllegalite içki örgütü üyesi olursun sarhoş damğası yersin
Yetmez
Yediğin 75 TL cezaya da bir bardak su içersin
Bu arada bunlara seni maruz bırkanlar hep yasaya dayanırlar
Ve hukuk guguk kendi düzeninden yana hep onlar
Sakalasız ve başı açıksan şüphelisin ve elin de kalem tutuyorsa
Teknip takibe takılabilirsin dikkat et paranoyak olma
Eşinle yatak odanda muhabbetin kayda alınır
Ne olacak normaldir hukuki şüpehelenmek emniyete öz yaşam dâhil haktır
Karakolda sorguya çekilirsin
Karınla eminiyetten saklı gizli neyin olabilir açıkla sorusuna
Muhattap kalırsın
Bu iffetlilikteye yasalar müsaaitliği bilmez ulusal terörist seni olursun
Ya ak ya karasın
Ya terörist ya da zaman
Ya tek ya iki yüz
Ya cehennem ya da cennete kaçarsın
Sevişmek özgürlüğün kocanla iffetsilizlik yasa maddesi on iki y bendi
Ve yargıya müdahele edemezsin gökten zimbile inmiştir
Sen kimsin ki bunları diline eline beline dolamak
Herşeye karşın
Bak cumhurumuz kaygılanır arınç ağa üzülür
Tayyip bey savcılıktan istifa eder
Ne tutuklanmalardan ne kanunlardan ne de yasalardan sorumlu onlar olamaz ki
Yargıya müdahale yürütmenin işi değildir aganın paşanın noterin işi başından pişkindir
Adaletin en üst foksiyonel bakan ona bakan müsteşar ise hiç değildir
Yüksek yargı organında konumlar sadece semboliktir
Çay kahfe içer toplantılarında o kadar çekip evlerine gider
Hizbullah lideri acı biber eker
Ve bu Türkiyemize özdür
Çünkü tüm yasalar yetmiş milyona göre ayarlanmıştır
Avrupa standarları zaten bize hitap etmez onlar bilakis bizdenize imrenmelidir
Yasalarını toplumsal hükümet düzenine dönüştürmelidirler ki
Ne bir terörist gazeteci ne bir cuntacı yazar ne de bin ladin vakası olmasın
Adına ilerlemiş demokrasi koyarak Avrupa´ya konferanslara git git aşınmasın
Kovuşturmalar her alanda serbest Avrupa’dan teyitli
Hatta onlar kendi yazar gazetecilerini içeri tıkamadıklarından bizi kıskanırlar
Ve
Şahin yüksekten odaklanmışsa
Ne suç işledin diye cigerine soracaksın..’ı’ kendisine sormak mı haşa haşa olacaksın
Meclisi kuşla yıkacaksına binlerce tecrübeli savcılarımız yapışır yakana
Meclis mevkiinde
Zebrapat ak son çizgisine neden sağ değil sol ayağı özellikle bastın da geçtin
Neden kırmızıda sert durdun yeşilde başını salayarak geçtin
Ulusal kelimesini telaffuz ettin
O halde arabaların trafik akışı anarşitliğin sebebisin
Özel yetkili 10 cu mahkemye sevk edilirsin
Ve biri çıkar açıklamaya
Açıklanmayacak gizlilikten gerekçeli beyan sayın halkımız devletimiz savcısı
Her dediği yasaya uygun
İyi de halkım yazarım insanım şeffaf demokrasi hukuktan yanayım
Sizin gizli örgütlerden daha gizli iş çevirmediniğinizi nasıl bileceğim
Bir değil üç değil kaç sene daha bekleyeceğim hapisteki yazar göçleri
Sen işine bakıyorsun ama verğimden maaş alıyorsun
Ben halkın bir bireyiyim sorunca ya işimden ya tekinik takip ya da soruşturma
Bunlarda bana bedava
Haydaaaaa
Sen gelde şu yasanın adaletin beleşliğine bayılma
Taraf olmuşsun ve şimdi tarafsızlığa ip verseler kendin devirirsin sandalyeyi
Zamandır din odaklı hayata dönüşün geçmişine ilahiler yazarsın
Polisi kapında nöbette
Yan bakana kurşun değil dua yolluyor
Savcıya vergi memuruna giriş yasak günahtır fermanı iki yüzden onaylı
Zamanın kapınısında tapu gibi yasa legal silahtır duvarına aslı çerçeve altın kaplama
Aşk meşk dua minnet ya hoca ya hadis ya vahiy Kur’an dan alıntılar
Allaha şükreder şiirler yazarsan
Yerin cennetliktir Türkiye topraklarında
Gerisi zindanlara gebersin
Ne intikam ne bir kin muvcut değildir kanunlarında damarlarında alınan yolda
Ve Yunus’un dörlüğünü kürsülerden okurlar:
“Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Cümle alem birdir bizim”
Ve
Mevlana’dan deyişler ezberlerindedir:
“Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol,
öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol,
ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.”
Ve Mahsuni:
“Yiğit muhtaç olmuş soğana”
Zamanın ozanından deyişle
Duygusal soyguna nutuk gazete sütunlarında bravo marka
Kemikleri sızlar Şerif´in
Sen halkım
Düzen dünya görüşüne göre iş değişir
İlâhiler gülenler diyarında aykırılık muhaliflik karşıt görüş yasalarında Cehennemlik
Yolun açık olsun
Gül suyu kokan ırmak yanıbaşında villanda keyf de çatabilirsin
Seçim senin
Göçmen değilsin
Kavrulsan da mutluluktan uçsan da
Yerlisin bu alemde
Hapishanende
Dün gece, kafamda uçuşan şeyleri not etmiştim. Şiirin tangoya değinmesi nedeniyle; müzik , sosyoloji ve yakın tarih karışımı bir yazı olmuş...
Tanzimat ve devamında Cumhuriyetin bu konulardaki yöneliminin ve yönlendirmesinin üzerinde bir parça daha durmak gerektiğini düşündüm..Sevgili Naci beyin konuyu açan yazısını da dikkate alarak...
Tanzimat'ın kültürün her branşında bir batılılaşma cereyanını esas aldığını düşünüyorum..Cumhuriyetin ise yerli değerler esas olmak üzere bunların beğeni düzeyi, nitelik işçiliği üzerinde Türk tarihinde az görülecek bir ciddi yaklaşım içinde olduğunu kabul ediyorum.
Örneğin Köy Enstitüleri yerli müziğin yeni ve işlenmiş, özü korunarak niteliği yükseltilmiş bir çalışmaya atölyelik yapmış yerlerdir. Şahsi düşüncem ortaasyadan anadoluya gelen ve içinde türklerin Tarihsel derinlikte en yoğun seslerinin bulunduğu müzik bektaşi alevi müziğidir..Bu bağlamda başta Aşık Veysel olmak üzere , ruhi su ve zülfü livaneli ve halk aşıkları bu özgün sesi çağdaş anlamda işlemiş ve yenilemişlerdir.. Yerlilik elbette sadece orta asyadan gelen seslerle sınırlı olamaz..Anadolunun kadim uygarlıkları ve etnisitesinin yerli bir zenginlik kavramının içinde vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum..Cumhuriyet özellikle enstrüman çeşitliliğini artırarak üst düzey müziklerin oluşması içinde büyük bir eğitim desteği sunmuştur..Hasan Ferit Alnar, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey , Necil Kazım Akses ve Ahmet Adnan Saygun gibi evrensel ölçekte müzik insanlarını yetiştirmiş ve yerli müziğimizin evrensel düzeyde beğeni ve nitelik seviyesini artırmıştır.
İşte bu noktada tango o yıllarda batıda da popüler bir dalgadır..romantik dans müziği olarak özellikle kutlama günlerinde yaygınlaşmıştır. Bu anlamda cumhuriyetin özel bir müzik politakası içinde yer almaz..
Öte yandan , tango dünkü yazımda da değinmeye çalıştığım gibi batının kuzey ırklarına değil hispanik ırklara ait bir sesi temsil eder..ispanyol kökenli arjantin müziğinde bize yakın gelen doğulu arabik asya afrika sesleri baskındır..melodisi ve ritminin yumuşak eğrilerle ilerleyen bir müzik olması nedeniyle popüler bir müzik olarak türk insanın kulağına yakın gelmiştir..
sonuç olarak her ne kadar bir yakınlık arzetse de, bu müzik ülkemizde yaşayan geniş kitlelerin kendi otantizminin bir uzanımı değildir ..Elit ve seçkinci bir tabaka içinde kalmıştır..
Benim kişisel kanaatim bu yöndedir...Saygılarımla
Çağdaşlıkmış(!) duyun dostlar deniyyet!
Lanse eder bu zırvayı kemmiyet (!)
Taş devrine çağırırlar milleti;
Rağbet bulur(!) ne yazık ki kem niyet!
Şuurlu Müslümanların böyle rezaletlere onay vermesi elbette düşünülemez! Zira Hazreti Peygamber (sav):' MÜ'MİN'İN FERASETİNDEN KORKUNUZ! ZİRA O, ALLAH(CC)IN NURUYLA BAKAR!' VE ;' KİM KİME BENZEMEK İSTERSE O, DA ONLARDAN OLUR!' VE; KİŞİ DOSTUNUN DİNİ ÜZEREDİR! ÖYLEYSE HERKES KİMİNLE DOSTLUK YAPTIĞINA DİKKAT ETSİN!' VE ;' HERKES AHİRETTE SEVDİKLERİYLE BERABER OLACAKTIR! 'buyurur!
Beray-ı malumat!
Not; Sitede Kadınlar günüyle alakalı halen bir faaliyet yok ve o günün ehemmiyetine vurgu yapan şairlerin, şairelerin sayısı bir elin parmakları kadar bile yok!
Bu hali tekrar kınıyor, etkili ve yetkililerden daha duyarlı davranmalarını rica ediyorum!
Yorum geri gelmiş! neyse şiir altındaki tenkidimi saymayın! Üstündeki dörtlük kalsın! zira o dörtlük unutulan kadınlarımızı der-hatır ettirmek için önemli bir hicivdir!
Herkese hayırlı çalışmalar.
Tangocular tenkidimi sildiler!
Bu yanlışla bedduamı aldılar!
Ey kadınlar hele bakın şunlara;
Şair(!) edip(!) sınıflarda kaldılar!
Bunu da silin de ne kadar demokrat ve kadın sever olduğunuzu bütün üyeler ve buraya giren on binler görsünler!
ansırım
Ne demek.?
Ayıp değil bilmemek
Ayıptır
Sorunca
Bilene söylememek.
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta