Taner Pişkin Şiirleri - Şair Taner Pişkin

Taner Pişkin

Sen ağladın, ben sustum
Sen sustun, ben sustum
Öyle ya!
Erkekler ağlamazdı
Unuttum!

Devamını Oku
Taner Pişkin

Gün gelir, başını alıp uzaklara, çok uzaklara gitmek ister insan. İçinizdeki sevda bulutları öyle yoğunlaşmıştır ki, yağmak istersiniz olmaz, çağlamak istersiniz olmaz, nehirlere karışmak istersiniz olmaz....İşte o gün yola çıkma vaktidir, açık denizlere ulaşmak, sulara karışmak için. Bu zorlu yolculukta size eşlik edecek tayfalarınız; aklınız, yüreğiniz, umutlarınız ve hayallerinizdir. Geminin kaptanı başlangıçta sizsinizdir. Fakat bir süre sonra bu görevi aklınızın ama daha çok yüreğinizin devraldığını görürsünüz. Bu yüzden de, çoğu kez asıl rotanızdan şaşarak, yıldızların, yakamozların peşine düşersiniz. İlk günler “deniz” sakindir, laciverttir, sizin gerçek bir dostunuz gibidir. Heyecan ve mutluluk içinde sürer yolculuğunuz. Yanıldığınızı anlamanız uzun sürmeyecektir ama “deniz” in siyah rengini, sizi ısrarla reddeden çalkantılı halini görmeniz de. İşin kötü yanı “deniz” e kızamazsınız da bu yüzden, çünkü onun doğası budur. “deniz” in doğası budur ama sizin de cesaretiniz, kocaman bir yüreğiniz vardır. Direnmek, “deniz” in bütün güzelliği ile sarılıp sarmalanmak istersiniz ısrarla. Artık tam bir savaş hali içindesinizdir. Bir yandan “deniz” ile savaşırken, diğer yandan tayfalarınızın yavaş yavaş isyan etmeye başladığını görür, onları ikna etmeye çalışırsınız. Aklınızı, hatta; umut ve hayallerinizi bile ikna etmeyi başarırsınız çoğu zaman, fakat yüreğiniz bir türlü ikna olmak istemez. Çünkü siz vazgeçmeye çalıştıkça “deniz” bütün güzelliği, cazibesi ile karşınıza dikilir. Aklınız sizinle tam bir işbirliği içinde teslim olmaya hazırken, yüreğiniz inatla savaşmaya devam etmek ister, “deniz” in bugüne kadar girdiği her savaştan galip çıktığını bilmeden. Her şeye rağmen kumandayı tekrar ele almak gerekir. Bir tek siz farkındasınızdır, açık denizlerde aradığınız, ulaşmaya çalıştığınız bu limanın size ait olmadığının. Öyleyse, demir almak vakti gelmiştir. Gelmiştir ama, nereye döneceğinize karar veremezsiniz bir türlü. Sizin istediğiniz herhangi bir denizde, herhangi bir liman değildir çünkü. Yolculuktan sizin için arta kalan en büyük kazanç biraz daha olgunlaşmış olmanızdır. Derler ya “acılar insanı olgunlaştırır.” Acı insanı olgunlaştırır, bu doğru. Ama yalnızca “insan olanı”olgunlaştırır. Aksi halde, isyankar, acımasız bir ruh haline bürünerek günden güne çirkinleşebilirsiniz. ALMOR

Devamını Oku
Taner Pişkin

Dün gece sen uyurken
Yıldızlar topladım gökyüzünden
Taç yaptım saçlarına
Ay güzelliğini kıskanırken

Dün gece sen uyurken

Devamını Oku
Taner Pişkin

Saçlarındaki beyazım koparamadığın
Kirpiklerinde bir damla yaş akıtamadığın

Günahınım kasıklarında yaşattığın
Dilinde kelimeler, konuşamadığın

Devamını Oku
Taner Pişkin

Deniz, özgürlük
Deniz, uçsuz bucaksız zindan
Deniz, bir damla suya hasretliğim
Deniz, yolunu gözlediğim
Deniz, ölüme benzer bazen
güzelliğin.

Devamını Oku
Taner Pişkin

Güneş senin için doğsun her sabah
Bülbüller dile gelsin,
Güller seni kıskansın.
Türküler yakılsın,
Şiirler yazılsın adına.
Bulutlar ağlasın ardından dört mevsim,

Devamını Oku
Taner Pişkin

Seni düşünmek
Seni sevmek; kendimden vazgeçmek
Gelmeyeceğini bilmek
Yolunu gözlemek
Seni özlemek
Seni dilenmek

Devamını Oku
Taner Pişkin

Dünya durmalı
Güneş batmamalı bundan böyle
Uykular haram olmalı bana
Seni düşünmeli, seni sevmeliyim 24 saat
Şiirler yazmalıyım adına
Sonra sen

Devamını Oku
Taner Pişkin

Bir resmin olsun istedim bende
Eski bir kitap sayfasında gizlediğim
Dalından koparılmamış bir aşk bu
Henüz tadını bilmediğim

Bir resmin olsun istedim bende

Devamını Oku
Taner Pişkin

Tenimde kırışıklıklar, saçlarımda beyazlar olmasaydı, kimse yaşlandığıma inandıramazdı beni. Çünkü kalbim hala kıpır kıpır...Tamam, yetmiş yıldır durmadan çalışıyor, emekliliğine sayılı günler kaldı belki ama hiç durmayacakmış gibi çarpmaya devam ediyor işte. Kısacası, kalbim tenim gibi henüz ihanet etmedi bana. Tabii bunun bir nedeni var...

Evet sevgili, zaman çabuk geçiyor değil mi? Hatırlıyor musun, yıllar önce demiştim ki, "seni asla unutmayacağım, hiçbir an sevmekten vazgeçmeyeceğim." Bu sözlerim karşısında şaşırmış, daha çok inandırıcılıktan uzak bulmuştun. Ve o günden sonra kim bilir kaç kez sonbahar kışa, kış ilkbahara, ilkbahar yaza, yaz sonbahara kavuşmaya çalıştı, bıkmadan usanmadan, olmadı, ama yine de hiçbiri vazgeçmedi, umudundan bir şey kaybetmedi. Tıpkı benim gibi.

Keşke şu an karşımda olsaydın; kırışmış ellerimi narin ellerinle sararak, "beni hala seviyor musun? " diye sorabilseydin. (Farkındayım, ellerim titriyor, ama inan yaşlılıktan değil, senin eskimeyen güzelliğin ellerimi titreten.) Belki aklımdan, yüreğimden geçenleri anlatmakta sözlerim aciz kalabilir, o an gözlerime bak olur mu, onlar sana tam olarak tercüme edecektir, söylemek istediklerimi. Peki, "seni ilk günkü kadar çok seviyorum hala" dediğimde, telaşlanır, gözlerin dolar mıydı, bir kez olsun...

Devamını Oku