Kısa kollu bir sevdaydı seninki
Bilirdim.
Güneş de çıksa, yağmur da yağsa
Yaprakların dökülmesin diye
Üstüne eğildim.
Üzülme
diyordu yaşamayanlar.
oysa
Issız bir ormanda balta sesi gibiydi gidişin.
Ardından,
bütün kuşlar terk etti ağacımı birer birer.
Bir bıçağın sırtındasın üstad,
dost düşman seni gözlüyor.
Üstelik berbat kararsızsın.
ne yaslanacağın bir duvar,
ne arkandan adını bağıracak
sevgilin var.
Bu akşam bende kal, sonra gidersin
bırak tanıdık ellerini yalnızlığıma,
Gözlerini uzakta tutma sakın
bakışların üşür.
Altındaki acılarımız ne kadar da benziyor
Hadi saçlarını yüzüme düşür.
Gözlerin gurbetim olacak,
yokluğunda kuş uçmaz yollarda durdum.
Ve bu şehrin benle beraber başını eğip,
Dağ gibi sustuğunu gördüm.
Ağaçlar hıçkırarak vazgeçtiler yapraklarından,
Bu akşam yağmura binip gelmişsin
Hoş geldin.
Senin sağanağın bellemiştim ne zamandır,
Boşuna değilmiş.
Yüreğim dağınık kusura bakma,
İçeri gel.
Bahardı,
Her gün Mayıs'tı o zamanlar.
Ah o zamanlar;
Salına salına yürür,
böyle koşturmazlardı o zamanlar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!