bulutların gecenin göğsüne indiği
taze bir günün titrek sıcağında
yine bir hüznü doyurmanın hüznü ile
tandır başının taşlı yoluna koyuluyor
antik çağdan kalma bir nine
derken ağır aksak adımlarla
ve çürümüş teninden dökülen yaşlarla
varıyor açlık sarayının çamurlu kıyısına
epey bir yorulmuş gibi epey bir ölmüş
derin bir ah sesi işitiliyor yarılan dudaklardan
işte hikayemiz tam bu yerinde
taze bir ekmek sıcaklığında başlıyor
başlıyor nine:
-az gittim uz gidemeden yoruldum
geçmiş zamanın rivayetinden birgün
dolaşırken yalınayak meyva bahçelerinin birinde
bir sevda kuyusuna vardım,durdum
beni biri gördü,gördüğü gün öldüm
yüreğimi bir nar ağacının dibinde bırakıp
sevdamı bir dut yaprağında....
az gittim uz gitmeden yoruldum
derken beşiğini sallarken buldum kendimi
süt beyaz dişleri ile gülen oğlumun
ateşin bir yerinde,güneşin her yerinde
o vardı artık benim için
....................................
işte hikayemizin bu yerinde
deli bir bulut öksürüyor
toğrağa aç bir yağmur yağıyor
tandır sönüyor
açlık bir gün sonrasına söz vererek
yaşlı nineyi evinin çamurlu yoluna
damla damla el sallayarak uğurluyor
Kayıt Tarihi : 27.12.2008 20:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!